Vur dışa
sevgili tevekkeli
eskisi gibi dışavurum destanlar yazmayı ne kadar özledim biliyor musun? veya ergen ergen isyanlarda bulunmak. bak aha şimdi bile elim gitmiyor yazmaya, iki cümle arasında onlarca saniye var.
peki bu dediğim "dışavurum destanı" kocaman ve eski bir ex-blogum? bilirsin, orayı bıraktım. yine bilirsin ki msn space platformu çok kullanışsız. ama bir şekilde dışa da vurmak lazım içteki asidi. yoksa keskin sirke küpüne zarar misali yine bir yerden dokunacak ucu bana. hatırlarsan sırf bu yüzden askerden muaf olduk ve yine sırf bu yüzden her hafta bacaama iğne yapıyorum. nası acıyo ama dmi? hohoho
o iğneyi her yapışın senin için bir mana ifade etsin, bunu sakın unutma. bir daha seni o yola sürükleyen saçma hatalara düşme. bu arada biliyorum iğneyi yapan sen değilsin benim ve bu yazı da sevgili tevekke bilmemne diye başlamıştı ama mazur gör, saçmalama hakkımı kullanıyorum.
hem de öyle saçmalıyorum ki dışarıdan biri görse şaşakalır; takım elbiseli bilmemkim bey hebele hübele tatta yazı yazıyor heyecanla!! uuu vay vay vay.bi de kafası kel bunun!! tehelooooy
DURUM RAPORU, JD Version
Tarih: 24 Mart 2009/Salı
Saat: 2009'un 83. 11:23'ü
Yer: İş
10 gün sonra gideceğim yerden gelen yazı keyfime keyif kattı, heyecanlandırdı ama aklıma da The Decemberists - We Both Go Down Together'ı getirdi. Sanki hiçbir şey gerçekten de güzel olamazmış, olmayacakmış gibi. Evet bırakmam lazım bu temelinde korku yatan şüpheci tavırları. Ben karagoncolos'u severim ve ona güvenirim. Budur...
DURUM RAPORU
Tarih: 23 Ocak 2009/Cuma
Saat: Serkisof horozlu saat: 21:49
Yer: Ev(im)
Düzenleyen: ...
(görsel mola) (ha-ha!)
DURUM RAPORU-2
Tarih: 23 Mart 2009/Pazartesi
Saat: Tahminen 01:00
Yer: Evim.
Karar: Durum raporuna 'karar' eklemek de neyin nesiymiş? Cevaplıyorum: yeni adetmiş.
Karar: Bu defter(görükmez burdan) peşin sıra dağlara çıkarıla, yazıla, çizile.. Defterin peşi sıra da boya kalemleri takıla!
Düzenleyen: ...
Özürlülere Hizmet
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde çalışmalarını sürdüren Özürlüler Müdürlüğü, 1994 yılında Özürlüler Koordinasyon Merkezi olarak kurulmuştur. 1999 yılında İstanbul Özürlüler Merkezi, Temmuz 2006’da ise Özürlüler Müdürlüğü olmuştur. Müdürlüğümüzden görme, işitme, ortopedik, zihinsel özürlüler ve süreğen hastalığı olanlar hizmet almaktadır.
AMAÇLARIMIZ
Özürlülerin; kapasitelerini geliştirmek, yaşam koşullarını iyileştirmek, bağımsızlaşmalarına destek olmak, toplumsal gelişmelerden pay almalarına yardımcı olarak üretime katkıda bulunmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.
İSÖM Tarafından Özürlülere Verilen Hizmetler Nelerdir?
İSÖM, İstanbul’da yaşayan özürlülerin yaşam koşullarını iyileştirmek, bağımsızlaşmalarına destek olmak, toplumsal gelişmelerden pay almalarına yardımcı olarak üretime katkıda bulunmalarını sağlamayı hedeflemektedir.
Bu çerçevede, İSÖM’ün verdiği hizmetler kısaca özetlenirse;
ALO 153 özürlü ve yaşlı ücretsiz ulaşımı, tıbbi rehabilitasyon(fizik tedavi,hidroterapi,hippoterapi), psikososyal servis, medikal yardım(sosyal güvencesi olmayan özürlüler için ortez-protez,beyaz baston,ses kayıt cihazı,işitme cihazı,tekerlekli sandalye,akülü sandalye,koltuk değneği,hasta altı bezi…), Yasal Haklar Danışmanlığı, İstihdam Birimi, Özürlü Yaz Kampı hizmetleri, ÖSHA Projesi, küçük adımlar erken eğitim projesi, Yaz Okulu…
---
bunlar hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler http://cbsags2.ibb.gov.tr/ozurluler/ adresinden kendilerine en yakın merkezimize gidip bilgi alabilir ve kayıt olup bütün hizmetlerden faydalanabilirler.
Az önce bir anneye destek oldum özürlü çocuğa sahip olma savaşında. Mutluyum...
Yaa, yaa
Şu anda o yazıyı yazdığım ruh halinde değilim. Zihnim daha berrak, dişlerim daha keskin.
Bu akşam insanlarda "çeşit" gerçeğine dair bir şey yaşadım. Senle paylaşmak isterim:
...Düşündüm, serin bir rüzgar esti suratıma, salladım başımı yukarı aşağı anlamış gibi.
Hayat, sıkıntılar, benmerkez.
her türlü sıkıntının sizin başına geldiğini mi sanıyorsunuz?
bıktınız mı?
herhangi bir gece herhangi bir hastanenin (devlet hastanesi olursa daha iyi) acil servisine gidin.
neler oluyor bir görün..
şükredeceksiniz.. " Dilsuhte'ye teşekkürler. Kıvılcım oldu aklımda.
...Veyahutta gelin çalıştığım yerlere götüreyim sizi ve sonsuza dek öyle kalacak çocukları görün.
Ya da kapı gibi adamların "pıt" diye nasıl özürlü olduklarını görün ve duyun, işinizin bir kısmı da onların evlerine gitmek olsun.
Sefaleti görün, acıyı görün. İşiniz icabı gittiğiniz her ev ayrı bir roman, başka bir trajedi olsun. Annelerden asla "iyileşmeyecek" çocuklarının iyileşmelerini bekleyen ifadelerini duyun ve gerçeği düğümleyin boğazınıza, mühürleyin aklınıza.
İsterseniz evinize dönüp sıcak odanızda rahat yatağınıza mideniz dolu uzanınca aklınıza getirin o anneleri veya özürlü çocukları veya evleri.
Bir acil servis ziyaretinden sonra Esenyurt bölgesinde bir iki özürlü evine gidin. Hayat hala yoruyorsa ve her türlü sıkıntı size geliyorsa, siz de bana gelin.
Gelenek?
Kurum olarak bir taziyeye gittik dün sabah. Sılanur adında 3 yaşında hidrosefali hastası özürlü bir çocuğumuz vefat etmiş. Görev bildik geride kalanlara baş sağlığı dilemeye evine yollandık.
Ev çok kalabalıktı ve bu da beklenebilir bir şeydi. Ölümler bir araya getirir her yerde, her zaman.
Fakat ne benim ne de gruptan kimsenin hiç beklemediği bir şey vardı ki..
Kalabalık salonun ortasında artık melek - ölü Sılanur yatıyordu bembeyaz cildiyle, gözleri kapalı ve huzurla uyurken. Fakat o anda, o fark ediş anında gerçekler hiç de şairane değildi. Bilakis çirkin derecede çıplaktı gerçeklik.
Ölüyü evde açıkta bekletmek ve gelene geçene baktırtmak nasıl bir gelenektir? İnanç nerdedir? Gelenek inancın önüne mi geçmelidir??
Neyse ki sözümüzü dinleyip üstünü örttüler rahmetli Sılanur'un da, en azından ben rahat bir nefes aldım.
Dün geceye kadar kendime gelemedim. Hala da gözümün önünde üç yaşındaki çocuğun bembeyaz suratı...
Orada rahat edeceksin. Huzurla uyu bebeğim.
Kırpık!
Evet yaa, gariban bu kaşıntılı köpecik. Üzülüyorum hakkında..
Knorr Peynirli Makarnalı
Bardağa boşaltttığımızda yarısından fazlasını kaplayan bu çorba suyu yiyip biraz karıştırıldıktan sonra efendileşiyor ve içindeki makarna yumuşacık bir hale geliyor.
Pamuk mu Ağırdır Taş mı?
Diablo!
Bir de çeşit vardı mir'im, hem de sabahlara kadar oynansa dahi bitmeyecek bir çeşit. Hem eşyalar çeşitliydi hem düşmanlar hem de oynanabilecek karakterler.
---
Bakalım, şimdi 3.sü yolda. Demektir ki az uyunan geceler, kaçırılan buluşmalar ve umursanmayan bir hayat ve sorumluluklar yolda...
---
Bu yazı, Fistikyesili.com sitesindeki yazımdan esinlenmiştir.