Sayfalar

dışavurum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dışavurum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ben de senin kadar insanım part 2, gürgen terapisi

Hala buralarda mısın? İyi, o zaman dinle beni; anlatmaktan sıkılmam. Ama dinlemekten sıkılırsan biliyorsun istedğin gibi gidebilirsin.

Kafam geçende yazdığım "kutsanmış psikolog" imajı ile takık halde. Bu ne yazık ki imajdan da öte, çok daha öte; hayatımın kimi taraflarını engelleyecek kadar hem de. Hatta öyle ki, artık yeni tanıştığım insanlara kolay kolay mesleğimi söylemiyorum. Çünkü, işte esas sorun, "ben psikoloğum" dediğin anda - ki denebilir diyalogda; o söylemiştir mesleğini ve normal olarak sıra sendedir - gelen cevap direkt şöyle "Aaaa ne güzel. Benim de ihtiyacım vardı pisikoloa :("

Tanıştığım kişi öyle dedi ve ne oldu? Ben onun kafasında artık "yeni tanıştığı genç adam" değilim; onun yerine "yeni tanıştığı genç psikoloğum"...Gerisini tahmin edebiliyor musun? Edemiyorsan ettiriyim hemen:

Mesleğim "kendimin" önüne geçti ve onarılması çok zor bir etiket takılıverdi sözlerime ve davranışlarıma. Bir önceki yazıda belirttiğim yanılma olan "kutsal psikolog" ilişkide özgür iradesiyle davranmaktan çıktı ve çabucak psikolog kıyafetini giyiverdi. Lanet olsun ki her yerde de telefon kulübesi var!!!

Ama diyalog böyle kalsa ve bitse yine iyi, devamı daha fena; "Benim çocuğum aşırı hareketli, napabiliriz sakinleşmesi için?" (vurun kafasına, iyi gelir) veya "Sevgilim çok yalan söylüyor, ben nasıl vazgeçirebilirim? (o uyurken al bıçağı kopart dili kökten, ne laf kalır sonra ne yalan) "Benim kız sözümü hiç dinlemiyor ve deli ediyor beni, artık bıktım. Ne yapabilirim? (Gürgen terapisi uygula kızına) "İntihar etmeyi düşünüyorum, napıcam?" (aha cam aha büzük, durma zıpla)

Böyle diyebilsem güzel olurdu ama ne yazık ki ben her zaman JD bey, psikolog JD bey, nefret ettiğim rolü kendi kendime körüklüyorum ve uygun, yapıcı cevaplar veriyorum. Esas gürgen terapisi bana lazım..

7 yıldır psikolojiye bulaşmış hayatımda bir iki kişi istisna, hep aynı yaklaşım, hep bir arayış, hep bir sorun çözdürme arzusu. Kimi kişilere yardım etmeyi ben de isterim ama herkese değil...

Ben de senin kadar insanım!

Yıllardır biriken sıkıntı bana bu yazıyı yazdırdı; Psikologlar hakkında konuşmamız gereken şeyler var, dinle beni:

Psikolog dediğin, normal şartlar altında 2şer tane kolu bacağı eli gözü kaşı olan ve senin kadar ortalama bir zeka düzeyine sahip bir kişidir. Tek farkı karşısındaki insanda neye bakacağını ve ne'den ne çıkaracağını senden daha iyi bilmesidir, o kadar.

Eğer peygamber değilse - ki son peygamber 1400 küsür yıl önce geldi ve gitti - herhangi bir ilahi bağlantısı bulunmayan psikolog, sadece kendi okumaları ve tecrübesi doğrultusunda karşısındaki insanın (danışan diyelim) onda sıkıntı uyaran durumdan kurtulması için "doğru düşünmeyi öğrenmesine vesile olan" kişidir. Özellikle, BD dediğimiz "bilişsel davranışçı" psikologlar adeta "koç" vazifesi görürler senin hayatında.

"Vesile olan"'ın altını çizmek isterim fakat bir underline tuşu yok üstte. Sen idare et ve şunu asla unutma, psikolog sihirli değneğiyle sana dokunup iyi etmez. Veya dünyaya olan karamsar bakış açını bir anda bembeyaz pırıl pırıl hale getirmez. O sadece "iyi olma" yolunda seni daha güçlü ve donanımlı hale getirir ki sahip olduğun gücün farkına var ve kullanabil. Yoksa, sen aşağıda ağzını aç ve bekle balık gibi, o da sana atsın yemek sen karın doysun. Yemezler (burada göz kırpmak isterim)

_______________

Dün 2 - 3 aydır görüştüğüm bir danışanımın seans günüydü. Üstünde çalıştığımız konu, iş bulamamasından (2 yıllık bir halkla ilişkiler bitirmiş ve iyi bir işi hak ediyormuş) ve "hakkında-12 tane-olumsuz özellik-yazabildiği-ama-her nasılsa-ve-nedense-hala sevdiği-fakat-1 aydır da-karşılıklı-gurur-yapmaktan-dolayı-görüşülmeyen" şizoid özellikler sergileyen sevgiliden dolayı mutsuzluğuydu.

Umutlarımı pek çok kere yerle bir eden bu danışan ne yazık ki taş gibi sabit fikirliydi ve vardığı o farkındalık düzeyine rağmen yine de ısrarlıydı şikayet ettiği durumlar hakkında değişim göstermemeye. Velhasıl, seansı kısa kestim uzun bir yoldan gelmiş olmasına rağmen. Çünkü o seansta daha fazla devam edersek profesyonelliğimi daha fazla koruyamayacaktım. Ve bu "profesyonelliği koruyamama" da en son istediğim şeydi, zira eğer o anda kişiye psikoloğu olarak değil de "kızmış bir arkadaşı" olarak yaklaşırsam hem büyük ihtimalle bir daha seansa gelmeyecek, hem de sahip olduğu eser düzeyde olumlu duygu durumu da kaybedecekti.

Neticede, o seans bitti ve sıra önümüzdeki haftanın seansında. Umarım yaptığım son hamle işe yarar da görmesine yardımcı olduğum şeyleri içselleştirip iş bulma konusunda somut bir çaba içine girer. Eğer girmezse, çok daha çetin günler beni bekler...

______________

Hala okuyor musun?
Okuyorsan görmüşsündür ki psikolog da seninle aynı olumsuz duyguları yaşayabiliyor. Hem zaten senin gibi de 2şer tane uzvu var; e senden farkı ne o zaman? Lütfen beni ya da meslektaşlarımı "yüce kişi" gibi görmeyi bırak. Hele "kahin" veya "beyninin dibini gören & çözen tip" olarak hiç düşünme bile. Hele hele "doktor bey" statüsüne koyup özel bir saygı hiç gösterme..Öyle bir sevgi / saygı / ilgi bekleyen bir psikolog görürsen de çak ağzının ortasına elinin tersiyle, aklı başına gelsin.

Vur dışa



sevgili tevekkeli

eskisi gibi dışavurum destanlar yazmayı ne kadar özledim biliyor musun? veya ergen ergen isyanlarda bulunmak. bak aha şimdi bile elim gitmiyor yazmaya, iki cümle arasında onlarca saniye var.

peki bu dediğim "dışavurum destanı" kocaman ve eski bir ex-blogum? bilirsin, orayı bıraktım. yine bilirsin ki msn space platformu çok kullanışsız. ama bir şekilde dışa da vurmak lazım içteki asidi. yoksa keskin sirke küpüne zarar misali yine bir yerden dokunacak ucu bana. hatırlarsan sırf bu yüzden askerden muaf olduk ve yine sırf bu yüzden her hafta bacaama iğne yapıyorum. nası acıyo ama dmi? hohoho

o iğneyi her yapışın senin için bir mana ifade etsin, bunu sakın unutma. bir daha seni o yola sürükleyen saçma hatalara düşme. bu arada biliyorum iğneyi yapan sen değilsin benim ve bu yazı da sevgili tevekke bilmemne diye başlamıştı ama mazur gör, saçmalama hakkımı kullanıyorum.

hem de öyle saçmalıyorum ki dışarıdan biri görse şaşakalır; takım elbiseli bilmemkim bey hebele hübele tatta yazı yazıyor heyecanla!! uuu vay vay vay.bi de kafası kel bunun!! tehelooooy

Anlayamazdım




Merhaba dedim sana msnden, geçen gün sitem ettin bana neden artık konuşmuyoruz diye.
Halimi hatrımı sordun, anlattım. Ardından sen de anlattın ve gülüştük.

Daha sonra sustuk ve ben baktım fotoğrafına. Aynı değildi; bir zamanlar bambaşkaydı, kalp başka çarpardı...Senin gülümsemen olmadan anlatmazdı fotoğraf, hayatıma zamanında güneş gibi doğduğunu, ve yine güneş gibi battığını.

Güneştin ya, dokunulmazdı sana.

Dokunamadım. Ama o çocuk halimle dokunabileceğimi zannetmiştim büyük bir hevesle.
Dokunamadım...


Aah Arnavut kızı, çok geldin bana sen


Yolgeçen