Sayfalar

karagoncolos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karagoncolos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DURUM RAPORU, JD Version

DURUM RAPORU-1

Tarih: 24 Mart 2009/Salı

Saat: 2009'un 83. 11:23'ü

Yer: İş

10 gün sonra gideceğim yerden gelen yazı keyfime keyif kattı, heyecanlandırdı ama aklıma da The Decemberists - We Both Go Down Together'ı getirdi. Sanki hiçbir şey gerçekten de güzel olamazmış, olmayacakmış gibi. Evet bırakmam lazım bu temelinde korku yatan şüpheci tavırları. Ben karagoncolos'u severim ve ona güvenirim. Budur...


...Bu da noktadır, the decemberists'dir.





SEN!


Her hareketinde kulak kesiliyorum. Tahminlerde bulunuyorum:

5. katta durmaz.
Eğer 6. katta durduysa, çarpılan kapının sesini duyarım. Çarpılan kapının sesiyle başlayan kısır tartışmalarına, ama en çok da kendime kızarım: neden isabet etmiyor tahminlerim?(neden bekliyorum seni?)
Gecenin köründe kısa bir hareketse, ayyaş 3. katta demektir.

Kazara katıma gelmişse, evet, net bir şekilde duyarım çıkan mekanikmetalikzorlamalı sesi.

Gelen F. ise, önce zili çalar, ardından usulca tıklatır kapımı.
Kuş ve annesiyse, sesleri mekanikmetalikzorlamalı sesi çoktan bastırmıştır. Kuş adımı söyler, minik elleriyle kapıyı çalarken: "..., aç kapıyı, ben geldim.."

Başka gelen olmaz. Gelen olsa da açmam kapıyı. Gidene kadar çıt çıkarmam. Gittikten sonra biraz meraklanırım, o da hemen geçer ve takdir ederim kendimi kapıyı açmadığım için. Kimseleri görmek istemem çünkü. Dört kişiyi görmek isterim. Biri gelmez. Beklemekten vazgeçmeliyim, derim.

Beklemekten vazgeçmeliyim, derim. Asan-Sör olursun, öyle de kalırsın, kalırım..

OLSUN!


Tavşan oldum;
zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım, zıpladım.


Kahrettim mutsuzluğu!

İnsan oldum; halıya düştüm, yakardım: Kahrolsun mutsuzluk!

S e s v e r d i : A m i n .


"bir leşim var"


dedi "bir leşim var."

dedim "nerde?"

dedi "burda."

dedim "hani?"
dedi "karşımda. ayaklarımın dibinde. bir kaç gündür yatıyor böyle. kıpırtısız. ben öldürmedim onu. sen öldürdün, hatırlıyor musun? burda bıraktın. karşımda. benim oldu. benim bir leşim var artık. burda. karşımda. ayaklarımın dibinde yatıyor kaç gündür, kıpırtısız. bir isim verdim ona, leşime; 'nokta'. daha iyi bir isim bulabileceğimi sanmıyorum. mutlak bir son gibi zaten. durduran, gerçekten bitiren. anlıyor musun, anlayabiliyor musun? ben zorlanıyorum anlamakta. anlayamadığım için sahiplendim ya zaten onu.. isim verdim, belki anlarım diye..gözlerimi ayırmadan baktım günlerce, hareketsiz olduğundan emin olabilmek için. yani haraketsiz derken..anla işte, öldüğünden emin olabilmek için..bir iki kere öyle oldu ki..uçmaya hazırlanıyordu diyebilirim..uzun süredir kapanmadan bakan gözlerimin bana oyunuydu bu tabi ki! öyleydi değil mi? bak eğer sen de emin değilsen biraz daha zaman ver bize, bana ve leşime..onu diri diri çekmek istemezsin değil mi toz yığının içine? ve saçlarının..kim bilir daha neler var orda? neyse..al hadi..daha fazla bakmak istemiyorum ona."
dedim "hı-hı.."

kara goncolos neyin nesidir?




karakoncolos, çoğul: karakoncilo


Yunanca kalikantzarus (καλικαντζάρους )


Karakoncoloz, koncoloz (κοντζολόζ) ve koncolozi (κοντζολόζοι)


Arapça qârâqendlûz (Cezayir)


Türkçe Yaban Adamı, Meşe Adamı (Orman Adamı)

Lazca “Germakoçi “(Dağ adamı)

ya da deforme edilerek koncala , koncoloz, karakancala, kancala (İkizdere), congalaz (Yozgat) formlarına dönüşmüştür.





"Bir de Kara Koncolos'a dikkat edeceksiniz. En zalimi o. Yaşlı kadın kılığına girip sokaklarda dolaşır. Köşe başlarını tutar. Köşeden geçmek isteyene sorular sorar : 'Nereden geliyorsun böyle? Nereye gidiyorsun?' diye sorar. Kara Koncolos görünce içinde muhakkak kara kelimesi geçen bir cevap vermek lazım gelir. Misal, karalardanım, karacasöğüttenim filan diyeceksin. O zaman rahat bırakır geçersin. Bazen de adres sorar. Eğer sorduğu adresi bilmezsen, vay haline. Çantasından sopasını çıkardığı gibi küt küt vurur adamın kafasına, bayıltıncaya kadar döver."


syf.263


bit palas


elif şafak

Yolgeçen