Sayfalar

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara
Fanzin
Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin





İlk sayısını Karakafa adıyla yayınlamış olduğumuz fanzin 2. sayıdan itibaren Düşünkara...
























İki ayda bir yayınlanan Düşünkara Fanzin 3. sayısını yayınlamış bulunmakta. Daha evvelki iki sayıyı sıklıkla Beytepe Kampüsü'nün envayi mekanında görebilirken, yazla birlikte Fanzine ulaşmak zorlaştı diye düşünenlere bir sürprizimiz var. Bugün gezilen Karanfil, Konur, Selanik Sokak üçlemesi ile birden fazla mekana fanzini bırakıldı. Ulaşmak isteyenler merak edenler oradan erişip burada düşüncelerini paylaşabilirler.

Birazcık da merak ettirelim...
Bendeniz Jesterdvine en iyi olduğumu hissettiğim müzik yazılarımla fanzinde yer alırken, Beytepekaplumbağası'da sinemayla ilgili yazılarıyla daimi yazar kadrosu içerisinde ve Düşünkara'nın tasarımını yapan benimle birlikte sahibi rolünü üstlenmekte.

Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Sert Sessiz, Aynadaki Yansıma ve Tim deneme yazılarıyla iki sayıdır bizimle birlikte bulunmaktalar.

Bu fanzinin tek amacı 'bizden' birilerinin içerisinde olduğuna inanacağınız bir şey ortaya çıkartmak. Hatta o kadar bizden bir fanzin ki, sizin bile her an dahil olabileceğiniz bir içeriği var. 'Biz' hissiyatını her aşılayışımızda bir yazar kazanmış olmamız da bunun göstergesi...

Daha evvel ki sayılarımızda Ankara Üniversitesi'nden Yağmur Yüz ve Odtü'den Elm'i de konuk ettik. Kısacası bir sınır yok...

Gelelim Düşünkara Fanzin'in 3.sayısına...
Her sayıda farklı fikirler bizi cezbederken,
gelişim göstermiş olduğumuz
bizim bile gözümüze deli gibi batan bir unsur.
Takdir edersiniz ki bu güzel bir şey.
Son sayının önsözünü(üzerine tıklayınca okunabilir olarak açılacaktır) ve Kızılay'ın üçleme sokağındaki
dağıtım yerlerinin isimlerini adresleriyle birlikte yazacağım.
Dağıtımın büyük çoğunluğu evet Ankara'da yapılıyor olsa da, bana, Jesterdvine'a da ulaşarak fanzine Kadıköy ve Silivri merkez olmak üzere erişmek mümkündür.



3.sayı için Dağıtım yerleri:
(Bu liste sürekli güncellenecektir...)
  • -Turhan Kitabevi
  • -Ankara Kültür Evi(Leman Cafe'nin üstü)
  • -Baykuş Cafe(Ankara Kültür Evi'nin üstü)
  • -Kitap Kurdu(Selanik'teki Mustafa Kitabevi'nin üstü)
  • -Cafe Cazibe(Ata İskender'in yanı üst kat)
  • -Yaz okulunun başlaması ile birlikte Beytepe Kampüsü Zen kafe


  • Hiç mi olmadı?
  • Ulaşın ona, bana!...
  • (tospagasal@gmail.com, jesterdvine@gmail.com)

Şeytan ve Kurallara Dair

Peki ya Darius

Darius’un orduları

Onlar zafer kazanmamış mıydı?

- Hey sen, yanımdaki! Zafer kazandık, neden sevinmiyorsun?

- Zafer mi? Nedir zaferi? Ya da kimi yendik? Peki kimin için savaştık? Zafer? Kimin zaferi?

Peki ya Osmanlı?

Düşman kahpe Bizans mıydı?

Yoksa

O isyankar Avşar illeri mi?

Biz biliyor muyduk?

Ya da onlar?

- Hayır buldum

Düşman karşı mahalledeki çocuklar

Taş atalım onlara.

- Peki neden?

- Bilmiyorum

- Ama birileri

Ya da bir şeyler bize öyle dedi.

- Yani ne, ne dedi?

Savaş!

Ölümüne savaş

Herkesle, her şeyle savaş.

- Sonra mezarına yazacaklar…

- Ama biz çocuğuz!

- Sen savaş

- Sen savaş ve “yen”

Peki kimi?

Kimi yenmeye çalışıyoruz?

Şeytanı mı?

Ama Tao dememiş miydi

- Her iyinin içinde,

Bir kötü vardır.

Peki ya savaştığımız şey

Ya kendimizsek?

Ya şeytan kendimizse?

Goethe de onu anlatmıyor muydu?

Faust’unda.

Hangisi daha şeytan?

Düşsatan Mefisto mu?

Yoksa

Bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ile

Şeytanı bile çıldırtan Faust mu?

Buldum!

Şeytan benim.

Şeytan biziz.

Neden ve ne için istediğini bilmeyen.

Ama sadece isteyen biz.

Peki ya Şeytan?

O mu?

O sadece işini yapıyor.

Galiba o da kuralları biliyor.

Gotik Yaratmak



" Elimizde normal fizikte, omuzlardan aşağı boyda saça sahip, 150 ytl'si ve bir Converse'i olan normal sünepe bir kızımız var.
Dış görünüm herşeydir, baştan aşağıya yenilenmek gerekir o nedenle 150 ytl ile alışverişe çıkıp olabildiğimiz kadar marjinal olacağız.

Alınması gerekenler ve fiyat listesi :

Bir kutu tercihen siyah, viyole saç boyası 5 ytl
Bir adet kareli çizgili acayip renklere sahip kapri pantolon 25 ytl
Bir adet çizgili sağından solundan ipler vs sarkan tişört 10 ytl
Siyah kırmızı ruj, siyah oje, siyah ve uçuk renkte göz kalemi 10 ytl
Deri tasma bileklik küpe tarzı takılar ve converse bağcığı (farklı renklerde) çizgili eldiven 25 ytl
Kareli veya üzerinde bir rock grubu ya da film ikonu vs bulunan çanta 25 ytl
Dikkat çekici zımbalı zincirli kemer 10 ytl
File çorap 5 ytl
Ucuz ve sağlıksız bir mekanda piercing 20 ytl
Kuaför ve kahkül kesimi 15 ytl
İki adet CD, tercihen Anathema, HIM, Marilyn Manson, Slayer 5 ytl


Bütün bunlar giyilir ve uygulanır. Çok sert dik bakışlarla fotolar çekilip yonjaya ya da facebook’a olmadı hi5’a konulur, ismi beğenilen her grubun iki tane şarkısı öğrenilip ezberlenilir ve en bir eski “hayranı” olunur, “sert hatun” imajına yatılır, herkes beğenilmemelidir, Taksim'de Nevizade (Kızılay’da Karanfil boyu) mekan edinilir, her şey biliniyormuş gibi davranılır

Kesinlikle Ville Valo'ya (H.I.M vokalisti) aşık olunur
En favori filmler The Crow ve Requiem for a Dream olarak seçilir
Sesiniz bir iki perde kalınlaştırılır
Gerçek marjinalleri ezilir ezdirilir (unutmayın gotik kimseyi beğenmez)
Kendinizden en az üç beş yaş büyük Karanfil / Taksim tipi çulsuz bi sevgili edinilir
Yonja, msn space, hi5 ne kadar interaktif ortam varsa hepsine dalınır
Gotik fotoları profilinize konulur
Hayattan nefret edilir, çok acı çekilir
Çektiğiniz fotolarda alttan yandan bakmak asla unutulmaz

BİTTİ!
Artık bir gotiksiniz, keyfine varın... :) "

...Bilinçsizliğinizin.

Bugünün dünyasına hoş geldiniz, tüketime ve iç(i) boşaltmaya, metalaştırmaya ve basitleştirmeye, aslında hiç bilmemeye ama bilinenlerin de unutturulmasına. Söyleyin kaçınız farkında neyin ne olduğuna? Ya da daha üretim fazlasını satıp daha çok üretim fazlası ortaya çıkarıp daha da çok satmak için tasarlanmış çekici numaralara?

Hayır ben özellikle zeki ve / veya “farkında” değilim. Hem öyle değilim hem de yaşlı değilim. Satırları yazan özellikle zeki veya “farkında” olmayan bu kişi alt tarafı 80ler ve 90lar çocuğu! Ama verilmiş aklını kullanan biriyim. Ve aklımı kullanarak görüyorum ki “tarih” bilmek önemli - en azından kapısını az da olsa aralamak.

Tarih bilince bugün de bilinir - hakkıyla. Hakkıyla bilince bugünü içi dolar tüm duyuların ve anlaşılır neyin ne olduğu. O anlayışa varırken de “bilinç” yağmurları yağar gök sürekli boşanırken kişinin üstüne. Ve ancak bilinçli kişi ayakta durabilir bu tip kültürel dejenerasyonlar selinde. Ancak o ayakta dik durur, azgın istilacı suların boyunu geçmesine izin vermez.

“Parlamak istiyorsan sönmeyi bilmen gerek” diyen şairin bu pek doğru sözünün de anlattığı gibi, taaruz onu zaman zaman alsa da altına, çekse de dibe, o neyin ne olduğunu bilen kişi özünde sürekli öyle kalacak ve günümüzün geriye doğru saran “modern” dünyasında durmadan ileriye gidecektir.
Ve...ve varolmanın, hakkıyla ve ağırlığıyla var olmanın tüm keyfini yaşayacaktır.


jesterdvine@yahoo.com

T.C. 2008

2008.
Alışmak zor oluyor.
Gündem çok karışık. Özellikle türban tartışmaları, Anayasa değişimi çabaları, üniversitelerde türbanın serbest olması girişimleri falan. Ülke nereye gidiyor anlayamıyorum. Gerçi ta 22 Temmuz 2007 akşamında belliydi bu hükümetin bizi nereye götüreceği. Laik bir ülkenin, daha doğrusu Atatük'ün kurduğu bir cumhuriyetin şimdi bu duruma düşmesi inanılır gibi değil. Yine de (belki salak diyeceksiniz) benim bu milletten umudum var. En azından türban gibi bir simgeyi kabul ederek ülkeye şeriat getirme çabalarına alet olmayacak bir milletiz. Atatürk'ün gençleriyiz. Buna izin vermeyeceğiz. Değil mi?

Tarih Tekerrür Etmek Üzere

" Başkan adayları, Pakistan'a saldırmada hem fikir



ABD'deki başkanlık yarışında Demokrat Partinin aday adayları, ''Usame Bin Ladin'in Pakistan'da olduğunun tespit edilmesi gibi bir durumda, ABD güçlerinin, bu ülkeden ön izin almaksızın gidip teröristi yakalama hakkı bulunduğu'' görüşü üzerinde fikir birliğinde. "



JD Notu: Öldürülen Butto Amerikan karşıtıydı. Ancak Müşerrefse tam tersi, Amerika'nın kankası. Kanımca "Ladin'i yakalamak için" girecek ve kalacaklar Pakistan'da.
Şimdi denebilir ki "E Pakistanda Amerika olsa nolur?" Şu olur ki; Hem güçlenmekte olan Rusya'ya karşı elde koz olur (pakistan rusyanın dibinde) hem de sinyalleri verilen bir İran - Rusya - Çin ittifağının bir anlamda "tam ortasına" yerleşilir.
Eh, bu kadar neden yetmez mi?

JD Notu II: Fikrimce, Usame Bin Ladin bile hikaye. Hatta tüm o "şeytanlıkları" onun yerine o "mağdur" ülkenin yaptığına inanırım". Amerika yakın tarihi bize gösteriyor ki Machivelli'den esinlenilmiş "amaca ulaşmak için her yol mübah" düsturu tamamen benimsenmiş..
Misal, o ikiz kulelerin yıkılması. O "saldırı" ile başlayıp bu haberde de devam eden sürece ve bugünlerde gelinen noktaya bakılırsa o kulelerde bir kaç bin insanın ölmesi hiç bir şeydi - sıfır kayıptı.

Nasıl büyük para ahlakı devre dışı bırakabiliyorsa, "büyük amaç" da öyledir.

Duyarsızları duyarmak lazım

İnsanlar pek duyarsız arkadaş. Ayağına basar yalandan bile özür dilemez. Yağmur yağarken araçlar tam gazla psikopatçasına bir zevk alarak su birikintilerine girer, biz yayaların da gözleri manda gözü gibi açılır aracın geçtiği yoldan gelen tsunamiyi görünce ya da bir yerde doğa bir şirinlik yapmıştır belki renklerini tümden göstermiştir belki de tam aksine hiddetini kusmuştur...Çoğu insan hiiiç umursamadan devam eder yaptığı her ne işse.



Bu kadar kayıtsızlık neden?




Sahile gidip martılara ekmek atıp onların açlıklarını dindirmek tek benim gibi adama mı özgü? Hadi tamam tek benim bunu yapan, e rahat 20 dk boyunca yem verdim ve aynı martı kalabalığına baktım. Hiç bir insanı görmedim ki durup izlesin.

Aaa ne çok aceleleri var! (Sktrsinler ordan, yalan)



Herneyse, zaman zaman ruha bonus katacak gelişmeler de olmuyor değil. Mesela bu sabah :)



The Old-New Dilemma



"Yeni yıl yeni yıl yeni yıl bizlere kutlu olsun
Yeni yıl yeni yıl yeni.. " Öhöm.
Hoşgeldin.
Gördüğün gibi ben de tam bir kutlamanın ortasındaydım. O yüzden fazla vaktini almayacağım.

Yine o meşhur gün geldi. Hani çocukluğumuzda eski yılı yaşlı ve beli bükük sakallı bir amcaya benzetip de yeni yılı ufacık bi bebeğe benzetirlerdi ya. Artık onu yapmıyorlar sanırım o kadar fazla. Ya da ben çocuk kitapları ve dergileri okumayı bıraktım. Neyse konuyu değiştirmeyelim. Yeni yıl.

Bugün saat 00.00 dan itibaren 2008 demeye alışsan iyi olur. Zira sana bomboş kocaman bir yıl sunulmuş olucak ve yine nasıl istersen öyle dolduracaksın. Ve seneye bu günlerde yani 2009 a saatler kala gözünün önünden akıcak bütün o yaptıkların ya da yapmadıkların. Ha sen zaten bunu biliyorsun, ama bazen insan böle şeyleri başkasından da duymak ister ki somut olarak ne yapacağını ya da yapmayacağını daha iyi gözden geçirsin.

Belki evde oturuyorsundur belki de dışardasındır. Göremiyorum ve dolayısıyla bilemiyorum, ama her ne yapıyorsan yap, kendince eğlenmeyi bil. Bugün geçiş günü. Sadece eğlen. Nasıl eğlenebiliyorsan öyle. Ben de kutlamama devam edeyim artık.

İyi seneler insanoğlu, her nerdeysen.
2008 kutlu olsun. Ve sağlıklı. Ve mutlu.
Ne doyumsuzmuşum ben de.


"...yıl sizlere kutlu olsuuuuğn"

p.s: sevgili arkadaşım J.D. başta olmak üzere, bol sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum hepinize.

Trans-Siberian Orchestra


"Gulag Takım Adaları" romanında sık sık bahsedilir Sibiryadan. Bunu sevdim.
İlk önce bariz bir Rus çağrışımı yaptılar bana. Bunu sevdim.
İkinci önce klasik müzik ile metali birleştirdiklerini fark ettim. Bunu da sevdim.
Üçüncü önce de Metallica ile Bethoven'ın 5. senfonisi coverlarını dinledim. Bunu da sevdim.
Dördüncü önce de oldukça enteresan şarkılarını dinledim, keyifliydi. Bunu da sevdim.


- Sevgi kuşu JD yazdı



Yolgeçen