Ankara
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar...
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat'ın büyük elleri
ararat'ın kız yelleri
cilo'nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara'da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara'ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme
Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar...
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Yılmaz Erdoğan
ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ankara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ankara Hakkında, alıntı
Biraz eskimiş fakat ben ve benim gibi Ankara'da üniversite öğrencisi olmuşların ortak bilgileri ve tecrübeleri bunlar, keyifle okudum. :)
Yeni Başlayanlar İçin Ankara
Yeni başlayanlar için Ankara aşti’dir. (bkz: aşti) soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen kolay alışırsın.
*madde 1: Ankara'da deniz yoktur. deniz kenarında bir kentte bir şekilde bulunmuşsan, denizi seviyorsan, Ankara'yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç kasma. yine de çeneni kapa, 'ankara iyi güzel de denizi yok abi bea' kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan Ankaralılar pek sevecen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. baygınlık verirsiniz. yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.
*madde 2: Ankara'yı İstanbul ile, İzmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da sevilmez, hele İzmir karşılaştırması tiksinti yaratır. yok kordon vardı yok çiğdem vardı bilmem ne..Gölbaşı'nda denize dökerler adamı ..
*madde 3: Ankara'da kış soğuk geçer. rüzgarı keser, ayazı süründürür. kalın giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlerde dışarıda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. ya da en iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farklı anlayın.
*madde 4: çinçin mahallesi denilen yere gece gitmeyin.gündüz de gitmeyin. illa gidecem ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım' diyorsanız, en fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öle gidin.
*madde 5: ankara'da deniz yoktur. Alışın
*madde 6: Elektronik malzeme, korsan cd falan arıyorsanız kızılay'da vakit kaybetmeyin, teknosa arayıp kazık yemeyin, maltepe pazarı'nı öğrenin. 'ben öğrenciyim abi' sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.
*madde 7: öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde İtfaiye meydanı'na gidin, dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. ya da beni çağırın göstereyim.
*madde 8: Atakule'de bir halt yok, boşuna meraklanmayın,Çankaya'ya sırf Atakule için tırmanmayın. ha eğer 'ben illa bozkır manzarası görecem edecem' diyip de gidecekseniz, hemen aşağıdaki botanik parkına da uğrayın.
*madde 9: Ankara'da deniz yoktur. deniz aramayın.
*madde 10: Metro'ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.
*madde 11: Odtü, Bilkent, Hacettepe yahut Başkent üniversitesi öğrencisi iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. eskişehir yolunun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. lütfen.
*madde 12: banliyo trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. sincanlı ezik büzük gençlerle muhatap olmayın.
*madde 13: kaybolursanız kimseye asla ve kat-a yol sormayın. sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı gösterir, kalan otuz da bilmiyorum abi ben buraların yabancısıyım der. Karanfil sokak'ta sağlık bakanlığı nerede diye sorarsınız, adamı Kocatepe camii'ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. harita edinin.
*madde 14: Odtü'lü değilseniz,Odtü kampüsüne girmeniz, Alcatraz'dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. ısrarcı iseniz, risk alın ve Güvenpark'tan kalkan Odtü minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine 'sen benim kim olduğumu biliyor musun' bakışı atın. işe yarayabilir.( düzenleme: ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)
*madde 15: Ankara'da deniz yok. yok işte, yok!
*madde 16: Ulus pek sevilen bir yer değildir. eski meclisbinasının burada bulunması Ulus'u güzel kılmaz. zamanla göreceksiniz ki, Ulus'u hiçbir şey güzel kılmaz, kılamaz; olabilemez. Ulus'tan ve arka sokaklarından uzak durun.
*madde 17: en popüler buluşma mekanları olan Kızılay Gima'yı ve Dost Kitabevini'ni öğrenin.
*madde 18: Tunalı Hilmi caddesi demeyin. Ankaralılar -muhtemelen Hilmi'nin güzel bir isim olmadığınıdüşünüyor olduklarından- direkman Tunalı derler. siz de Tunalı diyin.
*madde 19: Ankaragücü taraftarı çirkef ve kalabalık, Gençlerbirliği taraftarı az sayıda ve enteldir. kalabalık bir Ankaragücü taraftar grubu görürseniz sakının. laf atarlarsa karşılık vermeyin. tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir.Büyükşehir Belediyespor'un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. nanik yapın.
*madde 20: "boş yere ağlama, kalbini bağlama, Ankara kızlarına" şarkısını öğrenin, sık sık söyleyin.
*madde 21: Ankara'da en güzel mevsim sonbahardır. tadını çıkarın.
*madde 22: Trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. kırmızı ışıkta sizi bekletebilir. hazırlıklı olun.
*madde 23: Gazi üniversitesi'nin İİbf dışındaki bir fakültesine gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız,küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. adamlarla papaz olmayın.
*madde 24: gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. sakin olun,panik yapmayın.
*madde 25:
1-cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırma, bilmediğin Ankara havalarında da oynama. (bkz: düz oyun) (bkz: kaşıklı oyun) (bkz: okuntu)
2-nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde Kızılaya çıkarsınız.
3-Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur, bunu unutmayın. "aha nerdeyim lan ben?" dediğinizde Ulus'tasınızdır, panik yapmaya gerek yok, Bentderesi'ne doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla Metroya ulaşabilirsiniz, müzelerin biraz aşağısındadır. Büyük tiyatroyu sorup, entel görünümüne girmeyin, itfaiyeciler çarsını sorun, kimse sizi kandırmasın. samanpazarı da olabilir. Ulus dışında Ankara'da hiçbir yerde absürd bir durumla karşılaşmazsınız. Etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir "Robocop" a çarptıysa Kızılay'dasınız demektir.Eylem yapılacak anlamındadır bu. korkmayın. yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs Robocop, çevik kuvvet inmiştir. bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?! mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler. sonra SSK işhanı ve Sakarya alkol mekanlarıdır. en berbat birahenlerden tutun meyhane ve club ortamlarının hepsi vardır oralarda. güzeldir, herkes birbirinin kardeşi gibidir, ama yine de dikkatli olmak gerek, bazen insanlar kardeş katili de olabliyorlar. Ankarada güz bambaşkadır. özellikle, kalabalığı seviyorsanız, Yüksel caddesinde, tenhalığı seviyorsanız, Bahçeli 7. cadde hariç her caddesinde veTandoğan'ın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. onun dışında bürokrasi hemen her zaman kendisini hissettirir de bir tek Sakarya caddesine uğramaz gibi gelir bana.
4- Ankara melankoliktir, ekim güzeldir.
5- Ankaraya geldik Laila'ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski için 300 milyon, bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun. . Armada ile migros alışveriş merkezi eşittir ama migros alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo) Metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka inenlere yol verin. inen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın.Metro ve Ankaray'ı karıştırmayın. ikisi de Kızılay'da kesişir; Ankaray Aşti'ye gider,Metro ise Akköprü (MİGROS-ANKAMALL) ve Batıkent tarafına. kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.
6- Ankaradaki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur. yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin, durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.
7- Kavaklıdere, Ayrancı mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65-70 civarlarındadır. Korkmayın takım elbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.
8- Genelkurmay önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. makinalı tüfek doğrultuyorlar. (bkz: biz burda yabancıları sevmeyiz)
9. -"Hocam" lafına alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. bir Ankara klasiğidir, özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. hoca değilsiniz, Ankaralısınız. eğer yere tükürür veya otobüste yellenirseniz kimse birşey demez, ama ters yöne girerseniz ya da yanlışlıkla Metronun inme platformundan inerseniz (ki Ankaray'dan Metro'ya geçecekseniz tüm oklar inmeplatformunu gösteriyor) küfür yersiniz. garip prensipleri olan bir şehirdir. Dost deyince Konur sokak'taki Dost kitabevi değil,Karanfil'deki anlaşılmalı. aman ha, arkadaşınızı fıtık edersiniz sonra yanlış yerde bekleyip.
10 -AOÇ belediye başkanının insafına bırakıldı ya da bırakılması kuvvetle muhtemel. bozulmadan son bir kez gidip görün. kokoreç yiyin. şençam köftesinden tırtıklayın. dondurma tüketin. çiçekçileri gezin.
*Odtü'den Bahçeli'ye giderken ki yolun (Eskişehir Yolu) ortasındaki Gökkuşağı adlı yapının ne ayak olduğunu sormayın boşuna. bilene rastlamadım. bende bilmiyorum.
*İzmirliler, İstanbullular diğer bütün vatandaşlar gibi kardeşimizdir ama gelip de "buranın denizi yok, akşamları dolmuş olmuyor, İstanbulun gözünü seveyim, ne modern şehirmiş meğer bik bik bik" diye trip atanlar sevilmezler pek. yoksa İstanbul, İzmir şahane şehirlerdir itirazımız yok.
*Kızılay'daki Yapı Kredi binasındaki leyleklerin niye birinin yan yan diğerinin de kanatlarını farklı frekanslarda çırparak uçtuğu üzerine kafa yormayın.biz yorduk yararını görmedik
Yeni Başlayanlar İçin Ankara
Yeni başlayanlar için Ankara aşti’dir. (bkz: aşti) soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen kolay alışırsın.
*madde 1: Ankara'da deniz yoktur. deniz kenarında bir kentte bir şekilde bulunmuşsan, denizi seviyorsan, Ankara'yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç kasma. yine de çeneni kapa, 'ankara iyi güzel de denizi yok abi bea' kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan Ankaralılar pek sevecen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. baygınlık verirsiniz. yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.
*madde 2: Ankara'yı İstanbul ile, İzmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da sevilmez, hele İzmir karşılaştırması tiksinti yaratır. yok kordon vardı yok çiğdem vardı bilmem ne..Gölbaşı'nda denize dökerler adamı ..
*madde 3: Ankara'da kış soğuk geçer. rüzgarı keser, ayazı süründürür. kalın giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlerde dışarıda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. ya da en iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farklı anlayın.
*madde 4: çinçin mahallesi denilen yere gece gitmeyin.gündüz de gitmeyin. illa gidecem ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım' diyorsanız, en fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öle gidin.
*madde 5: ankara'da deniz yoktur. Alışın
*madde 6: Elektronik malzeme, korsan cd falan arıyorsanız kızılay'da vakit kaybetmeyin, teknosa arayıp kazık yemeyin, maltepe pazarı'nı öğrenin. 'ben öğrenciyim abi' sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.
*madde 7: öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde İtfaiye meydanı'na gidin, dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. ya da beni çağırın göstereyim.
*madde 8: Atakule'de bir halt yok, boşuna meraklanmayın,Çankaya'ya sırf Atakule için tırmanmayın. ha eğer 'ben illa bozkır manzarası görecem edecem' diyip de gidecekseniz, hemen aşağıdaki botanik parkına da uğrayın.
*madde 9: Ankara'da deniz yoktur. deniz aramayın.
*madde 10: Metro'ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.
*madde 11: Odtü, Bilkent, Hacettepe yahut Başkent üniversitesi öğrencisi iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. eskişehir yolunun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. lütfen.
*madde 12: banliyo trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. sincanlı ezik büzük gençlerle muhatap olmayın.
*madde 13: kaybolursanız kimseye asla ve kat-a yol sormayın. sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı gösterir, kalan otuz da bilmiyorum abi ben buraların yabancısıyım der. Karanfil sokak'ta sağlık bakanlığı nerede diye sorarsınız, adamı Kocatepe camii'ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. harita edinin.
*madde 14: Odtü'lü değilseniz,Odtü kampüsüne girmeniz, Alcatraz'dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. ısrarcı iseniz, risk alın ve Güvenpark'tan kalkan Odtü minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine 'sen benim kim olduğumu biliyor musun' bakışı atın. işe yarayabilir.( düzenleme: ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)
*madde 15: Ankara'da deniz yok. yok işte, yok!
*madde 16: Ulus pek sevilen bir yer değildir. eski meclisbinasının burada bulunması Ulus'u güzel kılmaz. zamanla göreceksiniz ki, Ulus'u hiçbir şey güzel kılmaz, kılamaz; olabilemez. Ulus'tan ve arka sokaklarından uzak durun.
*madde 17: en popüler buluşma mekanları olan Kızılay Gima'yı ve Dost Kitabevini'ni öğrenin.
*madde 18: Tunalı Hilmi caddesi demeyin. Ankaralılar -muhtemelen Hilmi'nin güzel bir isim olmadığınıdüşünüyor olduklarından- direkman Tunalı derler. siz de Tunalı diyin.
*madde 19: Ankaragücü taraftarı çirkef ve kalabalık, Gençlerbirliği taraftarı az sayıda ve enteldir. kalabalık bir Ankaragücü taraftar grubu görürseniz sakının. laf atarlarsa karşılık vermeyin. tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir.Büyükşehir Belediyespor'un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. nanik yapın.
*madde 20: "boş yere ağlama, kalbini bağlama, Ankara kızlarına" şarkısını öğrenin, sık sık söyleyin.
*madde 21: Ankara'da en güzel mevsim sonbahardır. tadını çıkarın.
*madde 22: Trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. kırmızı ışıkta sizi bekletebilir. hazırlıklı olun.
*madde 23: Gazi üniversitesi'nin İİbf dışındaki bir fakültesine gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız,küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. adamlarla papaz olmayın.
*madde 24: gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. sakin olun,panik yapmayın.
*madde 25:
1-cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırma, bilmediğin Ankara havalarında da oynama. (bkz: düz oyun) (bkz: kaşıklı oyun) (bkz: okuntu)
2-nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde Kızılaya çıkarsınız.
3-Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur, bunu unutmayın. "aha nerdeyim lan ben?" dediğinizde Ulus'tasınızdır, panik yapmaya gerek yok, Bentderesi'ne doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla Metroya ulaşabilirsiniz, müzelerin biraz aşağısındadır. Büyük tiyatroyu sorup, entel görünümüne girmeyin, itfaiyeciler çarsını sorun, kimse sizi kandırmasın. samanpazarı da olabilir. Ulus dışında Ankara'da hiçbir yerde absürd bir durumla karşılaşmazsınız. Etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir "Robocop" a çarptıysa Kızılay'dasınız demektir.Eylem yapılacak anlamındadır bu. korkmayın. yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs Robocop, çevik kuvvet inmiştir. bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?! mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler. sonra SSK işhanı ve Sakarya alkol mekanlarıdır. en berbat birahenlerden tutun meyhane ve club ortamlarının hepsi vardır oralarda. güzeldir, herkes birbirinin kardeşi gibidir, ama yine de dikkatli olmak gerek, bazen insanlar kardeş katili de olabliyorlar. Ankarada güz bambaşkadır. özellikle, kalabalığı seviyorsanız, Yüksel caddesinde, tenhalığı seviyorsanız, Bahçeli 7. cadde hariç her caddesinde veTandoğan'ın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. onun dışında bürokrasi hemen her zaman kendisini hissettirir de bir tek Sakarya caddesine uğramaz gibi gelir bana.
4- Ankara melankoliktir, ekim güzeldir.
5- Ankaraya geldik Laila'ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski için 300 milyon, bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun. . Armada ile migros alışveriş merkezi eşittir ama migros alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo) Metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka inenlere yol verin. inen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın.Metro ve Ankaray'ı karıştırmayın. ikisi de Kızılay'da kesişir; Ankaray Aşti'ye gider,Metro ise Akköprü (MİGROS-ANKAMALL) ve Batıkent tarafına. kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.
6- Ankaradaki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur. yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin, durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.
7- Kavaklıdere, Ayrancı mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65-70 civarlarındadır. Korkmayın takım elbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.
8- Genelkurmay önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. makinalı tüfek doğrultuyorlar. (bkz: biz burda yabancıları sevmeyiz)
9. -"Hocam" lafına alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. bir Ankara klasiğidir, özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. hoca değilsiniz, Ankaralısınız. eğer yere tükürür veya otobüste yellenirseniz kimse birşey demez, ama ters yöne girerseniz ya da yanlışlıkla Metronun inme platformundan inerseniz (ki Ankaray'dan Metro'ya geçecekseniz tüm oklar inmeplatformunu gösteriyor) küfür yersiniz. garip prensipleri olan bir şehirdir. Dost deyince Konur sokak'taki Dost kitabevi değil,Karanfil'deki anlaşılmalı. aman ha, arkadaşınızı fıtık edersiniz sonra yanlış yerde bekleyip.
10 -AOÇ belediye başkanının insafına bırakıldı ya da bırakılması kuvvetle muhtemel. bozulmadan son bir kez gidip görün. kokoreç yiyin. şençam köftesinden tırtıklayın. dondurma tüketin. çiçekçileri gezin.
*Odtü'den Bahçeli'ye giderken ki yolun (Eskişehir Yolu) ortasındaki Gökkuşağı adlı yapının ne ayak olduğunu sormayın boşuna. bilene rastlamadım. bende bilmiyorum.
*İzmirliler, İstanbullular diğer bütün vatandaşlar gibi kardeşimizdir ama gelip de "buranın denizi yok, akşamları dolmuş olmuyor, İstanbulun gözünü seveyim, ne modern şehirmiş meğer bik bik bik" diye trip atanlar sevilmezler pek. yoksa İstanbul, İzmir şahane şehirlerdir itirazımız yok.
*Kızılay'daki Yapı Kredi binasındaki leyleklerin niye birinin yan yan diğerinin de kanatlarını farklı frekanslarda çırparak uçtuğu üzerine kafa yormayın.biz yorduk yararını görmedik
Google Araması Cevaplama Servisi: Ankara Beytepe Kampüsü Nerede?

Ne alaka diyeceksiniz belki demeyeceksiniz belki.
Ama bu bir isyandır bu bir hizmettir bu bir google kurbanı vatandaşlarımıza kıyaktır.
Evet, başlıktan da anlayabileceğiniz gibi konumuz "Ankara Beytepe Kampüsü Nerede?"
Beytepe Kampüsü hemen Bilkent'in yanındadır arkadaşlar!
Nasıl gidilir? 2006 itibariyle ya Sıhhiye köprüsünden otobüs / minibüsle ya da Milli Kütüphane önünden Armada önünden o araçların birini yakalayarak.
Otobüs konusunda o zamanlar pek şanslı değildik ama. Nasıl? En dandik otobüsleri bize verirlerdi en sağlamlarını Bilkente ODTÜ'ye.
Ha son olarak, Cuma ve Cumartesi geceleri Kızılayda bulunan Güvenpark içinden kalkan gece servisleri vardı ve 2ye kadar bulunurdu. Bar kuşları için nimetti. Bilmiyorum hala var mı?
- Jd, eski Hacettepe öğrencisi
Ama bu bir isyandır bu bir hizmettir bu bir google kurbanı vatandaşlarımıza kıyaktır.
Evet, başlıktan da anlayabileceğiniz gibi konumuz "Ankara Beytepe Kampüsü Nerede?"
Beytepe Kampüsü hemen Bilkent'in yanındadır arkadaşlar!
Nasıl gidilir? 2006 itibariyle ya Sıhhiye köprüsünden otobüs / minibüsle ya da Milli Kütüphane önünden Armada önünden o araçların birini yakalayarak.
Otobüs konusunda o zamanlar pek şanslı değildik ama. Nasıl? En dandik otobüsleri bize verirlerdi en sağlamlarını Bilkente ODTÜ'ye.
Ha son olarak, Cuma ve Cumartesi geceleri Kızılayda bulunan Güvenpark içinden kalkan gece servisleri vardı ve 2ye kadar bulunurdu. Bar kuşları için nimetti. Bilmiyorum hala var mı?
- Jd, eski Hacettepe öğrencisi
Başlık Lazım Değil

Sevgili beyler bayanlar ve ortadakiler.
Fanzin Düşünkara artık benim için eskisi gibi değildir. Yani "ben oynamıyom yaaaaaa"
Hiç merak edilmeyen nedenleriyse daha önce konuşulduğu için burada yayınlanmayacaktır.
Arada bir yazı yazacağım fanzini hala Ankara'nın kimi yerlerinde bulabilirsiniz.
Sizlere iyi günler.
________________________________________________________
Uzun zamandır hemen hemen her şeye karşı büyük bir isteksizlik içindeyim dostlar. Ne birşeyler okuyasım ne araştırasım ne de konuşasım, anlatasım.
Bu arada olan etrafımdaki gerçekten bir şey duymak isteyenlere oluyor; "sorulmayınca söylemeyen" JD yüzünden kendilerini kötü hissediyorlar.
Ama napayım, hayatımdaki en yakın bir örnekte gördüğüm gibi "hiç bir gerçek, kişinin kendi mutluluğundan önemli değil".
Evet bence de değil. Hem bende "empati" denen özellik de fazla yok, rahatım o yüzden etrafımdakiler benim yüzümden mutsuz olurken. (ayrıca hem belki intikam alıyorum? kim bilir?! ama dur bence o bende olmayan empatiyi uzun süre boyunca aşılamaya çalışıp da son anda sırttan bıçaklayan bilir belki? ha evet ona sormalı. siz gidin sorun)
Sözlerim okuyana haşin ve acımasız gelebilir. Ancak yapacak bir şey yok, Allah kahretmesin ki öyleyim! Ben hayatın nasıl olduğunu, nasıl yürüdüğünü gördüm. Efendi olanların kaybettiğini, şarlayanların kazandığını ve çıkıntıların kıymetli olduğunu 1. elden yaşadım. Aynı zamanda zalimce bir dürüstlüğün de pek çok yararını gördüm.
İşte bu yüzden artık böyle.
Giden gitsin, kalan sağlar benimdir.
Fanzin Düşünkara artık benim için eskisi gibi değildir. Yani "ben oynamıyom yaaaaaa"
Hiç merak edilmeyen nedenleriyse daha önce konuşulduğu için burada yayınlanmayacaktır.
Arada bir yazı yazacağım fanzini hala Ankara'nın kimi yerlerinde bulabilirsiniz.
Sizlere iyi günler.
________________________________________________________
Uzun zamandır hemen hemen her şeye karşı büyük bir isteksizlik içindeyim dostlar. Ne birşeyler okuyasım ne araştırasım ne de konuşasım, anlatasım.
Bu arada olan etrafımdaki gerçekten bir şey duymak isteyenlere oluyor; "sorulmayınca söylemeyen" JD yüzünden kendilerini kötü hissediyorlar.
Ama napayım, hayatımdaki en yakın bir örnekte gördüğüm gibi "hiç bir gerçek, kişinin kendi mutluluğundan önemli değil".
Evet bence de değil. Hem bende "empati" denen özellik de fazla yok, rahatım o yüzden etrafımdakiler benim yüzümden mutsuz olurken. (ayrıca hem belki intikam alıyorum? kim bilir?! ama dur bence o bende olmayan empatiyi uzun süre boyunca aşılamaya çalışıp da son anda sırttan bıçaklayan bilir belki? ha evet ona sormalı. siz gidin sorun)
Sözlerim okuyana haşin ve acımasız gelebilir. Ancak yapacak bir şey yok, Allah kahretmesin ki öyleyim! Ben hayatın nasıl olduğunu, nasıl yürüdüğünü gördüm. Efendi olanların kaybettiğini, şarlayanların kazandığını ve çıkıntıların kıymetli olduğunu 1. elden yaşadım. Aynı zamanda zalimce bir dürüstlüğün de pek çok yararını gördüm.
İşte bu yüzden artık böyle.
Giden gitsin, kalan sağlar benimdir.

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin


İki ayda bir yayınlanan Düşünkara Fanzin 3. sayısını yayınlamış bulunmakta. Daha evvelki iki sayıyı sıklıkla Beytepe Kampüsü'nün envayi mekanında görebilirken, yazla birlikte Fanzine ulaşmak zorlaştı diye düşünenlere bir sürprizimiz var. Bugün gezilen Karanfil, Konur, Selanik Sokak üçlemesi ile birden fazla mekana fanzini bırakıldı. Ulaşmak isteyenler merak edenler oradan erişip burada düşüncelerini paylaşabilirler.
Birazcık da merak ettirelim...
Bendeniz Jesterdvine en iyi olduğumu hissettiğim müzik yazılarımla fanzinde yer alırken, Beytepekaplumbağası'da sinemayla ilgili yazılarıyla daimi yazar kadrosu içerisinde ve Düşünkara'nın tasarımını yapan benimle birlikte sahibi rolünü üstlenmekte.
Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Sert Sessiz, Aynadaki Yansıma ve Tim deneme yazılarıyla iki sayıdır bizimle birlikte bulunmaktalar.
Bu fanzinin tek amacı 'bizden' birilerinin içerisinde olduğuna inanacağınız bir şey ortaya çıkartmak. Hatta o kadar bizden bir fanzin ki, sizin bile her an dahil olabileceğiniz bir içeriği var. 'Biz' hissiyatını her aşılayışımızda bir yazar kazanmış olmamız da bunun göstergesi...
Daha evvel ki sayılarımızda Ankara Üniversitesi'nden Yağmur Yüz ve Odtü'den Elm'i de konuk ettik. Kısacası bir sınır yok...
Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Sert Sessiz, Aynadaki Yansıma ve Tim deneme yazılarıyla iki sayıdır bizimle birlikte bulunmaktalar.
Bu fanzinin tek amacı 'bizden' birilerinin içerisinde olduğuna inanacağınız bir şey ortaya çıkartmak. Hatta o kadar bizden bir fanzin ki, sizin bile her an dahil olabileceğiniz bir içeriği var. 'Biz' hissiyatını her aşılayışımızda bir yazar kazanmış olmamız da bunun göstergesi...
Daha evvel ki sayılarımızda Ankara Üniversitesi'nden Yağmur Yüz ve Odtü'den Elm'i de konuk ettik. Kısacası bir sınır yok...
Gelelim Düşünkara Fanzin'in 3.sayısına...
Her sayıda farklı fikirler bizi cezbederken,
gelişim göstermiş olduğumuz
bizim bile gözümüze deli gibi batan bir unsur.
Takdir edersiniz ki bu güzel bir şey.
Son sayının önsözünü(üzerine tıklayınca okunabilir olarak açılacaktır) ve Kızılay'ın üçleme sokağındaki
dağıtım yerlerinin isimlerini adresleriyle birlikte yazacağım.
Dağıtımın büyük çoğunluğu evet Ankara'da yapılıyor olsa da, bana, Jesterdvine'a da ulaşarak fanzine Kadıköy ve Silivri merkez olmak üzere erişmek mümkündür.
Her sayıda farklı fikirler bizi cezbederken,
gelişim göstermiş olduğumuz
bizim bile gözümüze deli gibi batan bir unsur.
Takdir edersiniz ki bu güzel bir şey.
Son sayının önsözünü(üzerine tıklayınca okunabilir olarak açılacaktır) ve Kızılay'ın üçleme sokağındaki
dağıtım yerlerinin isimlerini adresleriyle birlikte yazacağım.
Dağıtımın büyük çoğunluğu evet Ankara'da yapılıyor olsa da, bana, Jesterdvine'a da ulaşarak fanzine Kadıköy ve Silivri merkez olmak üzere erişmek mümkündür.

3.sayı için Dağıtım yerleri:(Bu liste sürekli güncellenecektir...)
- -Turhan Kitabevi
- -Ankara Kültür Evi(Leman Cafe'nin üstü)
- -Baykuş Cafe(Ankara Kültür Evi'nin üstü)
- -Kitap Kurdu(Selanik'teki Mustafa Kitabevi'nin üstü)
- -Cafe Cazibe(Ata İskender'in yanı üst kat)
- -Yaz okulunun başlaması ile birlikte Beytepe Kampüsü Zen kafe
- Hiç mi olmadı?
- Ulaşın ona, bana!...
- (tospagasal@gmail.com, jesterdvine@gmail.com)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)