Sayfalar

Google Araması Cevaplama Servisi: Ville Valo nerde yaşıyor?

Bu seri, siteme kimin hangi keyword ile geldiğini görmemden kaynaklıdır, kçtan uydurma asla değildir. Lütfen iyi okuyun ve feyz alın ya da esef duyun.
Google Araması Cevaplama Servisi: Ville Valo nerde yaşıyor?

Ville Valo, ki kendisi özellikle genç kızların sevgilisi olur, H.I.M. grubunun vokalisti olmakla beraber, pek çok süper müzisyen / grubun çıktığı Finlandiya'da yaşamaktadır.

Yaşadığı yer Helsinki olup eski bir kuleyi seçmiştir kendine



Google Araması Cevaplama Servisi: Serj Tankian Türkmü?

Bu seri, siteme kimin hangi keyword ile geldiğini görmemden kaynaklıdır, kçtan uydurma asla değildir. Lütfen iyi okuyun ve feyz alın ya da esef duyun.


Eveet, başlayalım

Arama Cevaplama Servisi: Serj Tankian Türkmü?

Öncelikle mi ayrı yazılır, bu bilelim... Bildik mi?

İkinci olarak da Lübnan Doğumlu bir Ermeni'dir. Tamam?
Zaten sakın unutmayın "-yan -iyan -yen" gibi isim sonları genelde Ermenilere aittir.

Google Araması Cevaplama Servisi: Ankara Beytepe Kampüsü Nerede?


Ne alaka diyeceksiniz belki demeyeceksiniz belki.
Ama bu bir isyandır bu bir hizmettir bu bir google kurbanı vatandaşlarımıza kıyaktır.

Evet, başlıktan da anlayabileceğiniz gibi konumuz "Ankara Beytepe Kampüsü Nerede?"

Beytepe Kampüsü hemen Bilkent'in yanındadır arkadaşlar!

Nasıl gidilir? 2006 itibariyle ya Sıhhiye köprüsünden otobüs / minibüsle ya da Milli Kütüphane önünden Armada önünden o araçların birini yakalayarak.
Otobüs konusunda o zamanlar pek şanslı değildik ama. Nasıl? En dandik otobüsleri bize verirlerdi en sağlamlarını Bilkente ODTÜ'ye.

Ha son olarak, Cuma ve Cumartesi geceleri Kızılayda bulunan Güvenpark içinden kalkan gece servisleri vardı ve 2ye kadar bulunurdu. Bar kuşları için nimetti. Bilmiyorum hala var mı?

- Jd, eski Hacettepe öğrencisi

Tekerrür


Reoccur der ecnebi ona. Bizse tekerrür deriz.
Hatta deriz ki "tarih tekerrür etmekte" onlar da der ki "history repeats itself".
Gerçi anlam olarak aynı kapıya çıkmıyor ama olsun, ana fikiri veriyor.

Birileri demiş ki "bana mutluluğun resmini çizebilir misin?" ecnebi der der ki "can you draw me the picture of happiness"
Adamlar THE koyarak biricikliğine atıfta bulunmuş mutluluğun fakat picture kelimesinin hem isim hem de fiil olması neticesiyle daha yeni başlayanlar için kafa karıştırıcı olmuş.
Esefle kınıyorum. Evet.


Bir de grup var The Used adında. The, bildiğimiz the; biricikliği temsil eden. Use-d ise,
use = kullan(mak) -d de ona geçmiş zaman anlamı katıyor veee noluyor? Kullanılmış!

Aslında tartışmalı. Çünkü ecnebilerin keyfine göre bu bir çoğulu da temsil edebilir? :)
Fakat sorun değil, tüm çoğullar da grup olarak birer tekildir..

Başlık Lazım Değil


Sevgili beyler bayanlar ve ortadakiler.

Fanzin Düşünkara artık benim için eskisi gibi değildir. Yani "ben oynamıyom yaaaaaa"
Hiç merak edilmeyen nedenleriyse daha önce konuşulduğu için burada yayınlanmayacaktır.
Arada bir yazı yazacağım fanzini hala Ankara'nın kimi yerlerinde bulabilirsiniz.

Sizlere iyi günler.

________________________________________________________

Uzun zamandır hemen hemen her şeye karşı büyük bir isteksizlik içindeyim dostlar. Ne birşeyler okuyasım ne araştırasım ne de konuşasım, anlatasım.
Bu arada olan etrafımdaki gerçekten bir şey duymak isteyenlere oluyor; "sorulmayınca söylemeyen" JD yüzünden kendilerini kötü hissediyorlar.
Ama napayım, hayatımdaki en yakın bir örnekte gördüğüm gibi "hiç bir gerçek, kişinin kendi mutluluğundan önemli değil".
Evet bence de değil. Hem bende "empati" denen özellik de fazla yok, rahatım o yüzden etrafımdakiler benim yüzümden mutsuz olurken. (ayrıca hem belki intikam alıyorum? kim bilir?! ama dur bence o bende olmayan empatiyi uzun süre boyunca aşılamaya çalışıp da son anda sırttan bıçaklayan bilir belki? ha evet ona sormalı. siz gidin sorun)

Sözlerim okuyana haşin ve acımasız gelebilir. Ancak yapacak bir şey yok, Allah kahretmesin ki öyleyim! Ben hayatın nasıl olduğunu, nasıl yürüdüğünü gördüm. Efendi olanların kaybettiğini, şarlayanların kazandığını ve çıkıntıların kıymetli olduğunu 1. elden yaşadım. Aynı zamanda zalimce bir dürüstlüğün de pek çok yararını gördüm.

İşte bu yüzden artık böyle.

Giden gitsin, kalan sağlar benimdir.
Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara
Fanzin
Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin Düşünkara Fanzin
Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin

Düşünkara Fanzin





İlk sayısını Karakafa adıyla yayınlamış olduğumuz fanzin 2. sayıdan itibaren Düşünkara...
























İki ayda bir yayınlanan Düşünkara Fanzin 3. sayısını yayınlamış bulunmakta. Daha evvelki iki sayıyı sıklıkla Beytepe Kampüsü'nün envayi mekanında görebilirken, yazla birlikte Fanzine ulaşmak zorlaştı diye düşünenlere bir sürprizimiz var. Bugün gezilen Karanfil, Konur, Selanik Sokak üçlemesi ile birden fazla mekana fanzini bırakıldı. Ulaşmak isteyenler merak edenler oradan erişip burada düşüncelerini paylaşabilirler.

Birazcık da merak ettirelim...
Bendeniz Jesterdvine en iyi olduğumu hissettiğim müzik yazılarımla fanzinde yer alırken, Beytepekaplumbağası'da sinemayla ilgili yazılarıyla daimi yazar kadrosu içerisinde ve Düşünkara'nın tasarımını yapan benimle birlikte sahibi rolünü üstlenmekte.

Bunun dışında Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Sert Sessiz, Aynadaki Yansıma ve Tim deneme yazılarıyla iki sayıdır bizimle birlikte bulunmaktalar.

Bu fanzinin tek amacı 'bizden' birilerinin içerisinde olduğuna inanacağınız bir şey ortaya çıkartmak. Hatta o kadar bizden bir fanzin ki, sizin bile her an dahil olabileceğiniz bir içeriği var. 'Biz' hissiyatını her aşılayışımızda bir yazar kazanmış olmamız da bunun göstergesi...

Daha evvel ki sayılarımızda Ankara Üniversitesi'nden Yağmur Yüz ve Odtü'den Elm'i de konuk ettik. Kısacası bir sınır yok...

Gelelim Düşünkara Fanzin'in 3.sayısına...
Her sayıda farklı fikirler bizi cezbederken,
gelişim göstermiş olduğumuz
bizim bile gözümüze deli gibi batan bir unsur.
Takdir edersiniz ki bu güzel bir şey.
Son sayının önsözünü(üzerine tıklayınca okunabilir olarak açılacaktır) ve Kızılay'ın üçleme sokağındaki
dağıtım yerlerinin isimlerini adresleriyle birlikte yazacağım.
Dağıtımın büyük çoğunluğu evet Ankara'da yapılıyor olsa da, bana, Jesterdvine'a da ulaşarak fanzine Kadıköy ve Silivri merkez olmak üzere erişmek mümkündür.



3.sayı için Dağıtım yerleri:
(Bu liste sürekli güncellenecektir...)
  • -Turhan Kitabevi
  • -Ankara Kültür Evi(Leman Cafe'nin üstü)
  • -Baykuş Cafe(Ankara Kültür Evi'nin üstü)
  • -Kitap Kurdu(Selanik'teki Mustafa Kitabevi'nin üstü)
  • -Cafe Cazibe(Ata İskender'in yanı üst kat)
  • -Yaz okulunun başlaması ile birlikte Beytepe Kampüsü Zen kafe


  • Hiç mi olmadı?
  • Ulaşın ona, bana!...
  • (tospagasal@gmail.com, jesterdvine@gmail.com)

Şeytan ve Kurallara Dair

Peki ya Darius

Darius’un orduları

Onlar zafer kazanmamış mıydı?

- Hey sen, yanımdaki! Zafer kazandık, neden sevinmiyorsun?

- Zafer mi? Nedir zaferi? Ya da kimi yendik? Peki kimin için savaştık? Zafer? Kimin zaferi?

Peki ya Osmanlı?

Düşman kahpe Bizans mıydı?

Yoksa

O isyankar Avşar illeri mi?

Biz biliyor muyduk?

Ya da onlar?

- Hayır buldum

Düşman karşı mahalledeki çocuklar

Taş atalım onlara.

- Peki neden?

- Bilmiyorum

- Ama birileri

Ya da bir şeyler bize öyle dedi.

- Yani ne, ne dedi?

Savaş!

Ölümüne savaş

Herkesle, her şeyle savaş.

- Sonra mezarına yazacaklar…

- Ama biz çocuğuz!

- Sen savaş

- Sen savaş ve “yen”

Peki kimi?

Kimi yenmeye çalışıyoruz?

Şeytanı mı?

Ama Tao dememiş miydi

- Her iyinin içinde,

Bir kötü vardır.

Peki ya savaştığımız şey

Ya kendimizsek?

Ya şeytan kendimizse?

Goethe de onu anlatmıyor muydu?

Faust’unda.

Hangisi daha şeytan?

Düşsatan Mefisto mu?

Yoksa

Bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ile

Şeytanı bile çıldırtan Faust mu?

Buldum!

Şeytan benim.

Şeytan biziz.

Neden ve ne için istediğini bilmeyen.

Ama sadece isteyen biz.

Peki ya Şeytan?

O mu?

O sadece işini yapıyor.

Galiba o da kuralları biliyor.

Gotik Yaratmak



" Elimizde normal fizikte, omuzlardan aşağı boyda saça sahip, 150 ytl'si ve bir Converse'i olan normal sünepe bir kızımız var.
Dış görünüm herşeydir, baştan aşağıya yenilenmek gerekir o nedenle 150 ytl ile alışverişe çıkıp olabildiğimiz kadar marjinal olacağız.

Alınması gerekenler ve fiyat listesi :

Bir kutu tercihen siyah, viyole saç boyası 5 ytl
Bir adet kareli çizgili acayip renklere sahip kapri pantolon 25 ytl
Bir adet çizgili sağından solundan ipler vs sarkan tişört 10 ytl
Siyah kırmızı ruj, siyah oje, siyah ve uçuk renkte göz kalemi 10 ytl
Deri tasma bileklik küpe tarzı takılar ve converse bağcığı (farklı renklerde) çizgili eldiven 25 ytl
Kareli veya üzerinde bir rock grubu ya da film ikonu vs bulunan çanta 25 ytl
Dikkat çekici zımbalı zincirli kemer 10 ytl
File çorap 5 ytl
Ucuz ve sağlıksız bir mekanda piercing 20 ytl
Kuaför ve kahkül kesimi 15 ytl
İki adet CD, tercihen Anathema, HIM, Marilyn Manson, Slayer 5 ytl


Bütün bunlar giyilir ve uygulanır. Çok sert dik bakışlarla fotolar çekilip yonjaya ya da facebook’a olmadı hi5’a konulur, ismi beğenilen her grubun iki tane şarkısı öğrenilip ezberlenilir ve en bir eski “hayranı” olunur, “sert hatun” imajına yatılır, herkes beğenilmemelidir, Taksim'de Nevizade (Kızılay’da Karanfil boyu) mekan edinilir, her şey biliniyormuş gibi davranılır

Kesinlikle Ville Valo'ya (H.I.M vokalisti) aşık olunur
En favori filmler The Crow ve Requiem for a Dream olarak seçilir
Sesiniz bir iki perde kalınlaştırılır
Gerçek marjinalleri ezilir ezdirilir (unutmayın gotik kimseyi beğenmez)
Kendinizden en az üç beş yaş büyük Karanfil / Taksim tipi çulsuz bi sevgili edinilir
Yonja, msn space, hi5 ne kadar interaktif ortam varsa hepsine dalınır
Gotik fotoları profilinize konulur
Hayattan nefret edilir, çok acı çekilir
Çektiğiniz fotolarda alttan yandan bakmak asla unutulmaz

BİTTİ!
Artık bir gotiksiniz, keyfine varın... :) "

...Bilinçsizliğinizin.

Bugünün dünyasına hoş geldiniz, tüketime ve iç(i) boşaltmaya, metalaştırmaya ve basitleştirmeye, aslında hiç bilmemeye ama bilinenlerin de unutturulmasına. Söyleyin kaçınız farkında neyin ne olduğuna? Ya da daha üretim fazlasını satıp daha çok üretim fazlası ortaya çıkarıp daha da çok satmak için tasarlanmış çekici numaralara?

Hayır ben özellikle zeki ve / veya “farkında” değilim. Hem öyle değilim hem de yaşlı değilim. Satırları yazan özellikle zeki veya “farkında” olmayan bu kişi alt tarafı 80ler ve 90lar çocuğu! Ama verilmiş aklını kullanan biriyim. Ve aklımı kullanarak görüyorum ki “tarih” bilmek önemli - en azından kapısını az da olsa aralamak.

Tarih bilince bugün de bilinir - hakkıyla. Hakkıyla bilince bugünü içi dolar tüm duyuların ve anlaşılır neyin ne olduğu. O anlayışa varırken de “bilinç” yağmurları yağar gök sürekli boşanırken kişinin üstüne. Ve ancak bilinçli kişi ayakta durabilir bu tip kültürel dejenerasyonlar selinde. Ancak o ayakta dik durur, azgın istilacı suların boyunu geçmesine izin vermez.

“Parlamak istiyorsan sönmeyi bilmen gerek” diyen şairin bu pek doğru sözünün de anlattığı gibi, taaruz onu zaman zaman alsa da altına, çekse de dibe, o neyin ne olduğunu bilen kişi özünde sürekli öyle kalacak ve günümüzün geriye doğru saran “modern” dünyasında durmadan ileriye gidecektir.
Ve...ve varolmanın, hakkıyla ve ağırlığıyla var olmanın tüm keyfini yaşayacaktır.


jesterdvine@yahoo.com

Yolgeçen