Sayfalar

3 Sosyalşörler ve hiper şeffaflık



Friendfeed, Twitter ve Facebook 3 silahşörler gibi bir üçlü. Aslında her şey daha geçen yıl devreye giren twitter.com sitesinin “gerçek zamanlı arama” fonksiyonuyla başladı.

Neydi bu gerçek zamanlı arama? Bu kavram; durum, fotoğraf, link, post ve bilimum güncellemeleri gmail gibi gerçek zamanları bildiren bir sistemin adıydı.

Fark ettiğiniz üzere, bu sistem facebookta olmayan bir şeydi. Ve olmalıydı. Bu yüzden de – google tarafından alınmaya layık – facebook önce friendfeed’i aldı. Ve şu anda da bu teknolojiyi ilk kullanan servis olan Twitter için bastırıyor. Gerçi Facebook’un şu andaki hali bile twitter ve friendfeed kullanıcıları için rahatsız edici derecede tanıdık gelecektir ya…

Varılan ve ilerde daha kapsamlı olarak varılacak nokta, tüm internetin (teorik olarak tüm dünyanın) birbiriyle bağlantılı olup kimin-ne-ne zaman-nerde-kimle-nasıl yaptığının bilinmesidir. Teorik açıdan bakarsak, bu parametreleri bilinecek kişi tek olmayacağı için, “win win” (kazan – kazan) kuralı yardımıyla herkes herkesin tüm hareketlerini bilecektir.

Mecazi olarak, evinde tül perdesinden fazlasını kapatmayanlar için çok büyük fark olmayacak olsa da, ve hatta yukarıdaki üçlünün birleşimi olasılığı da kutlanmaya başlanmışken; ya her zaman kalın perdelerini çekenler ne olacak? Hani özel hayat vardı diye ürkekçe başlarını uzatanlar? Kimle ne yaptığımdan size ne diye soranlar?

Yakın gelecekte, tahminime göre, bunların alacağı cevap “canın cehenneme” olacaktır. Bakınız şirketler bile sosyal bağlantı ağlarını kullanmaya önem vermişken, bireylerin haddine değildir değişen trendlere karşı durmak… Akan bir nehre direnmek mi yoksa kendini bırakıp suların alıp götürmesine izin vermek mi?

Tüm bunlar bir yana, geçen aylarda devletimizin teknik dinleme bölümünde önemli bir kişi katıldığı konferansta diyor ki “dijital telefon santrallerine geçtiğimizden beri istediğimiz telefonu 8 dakika içinde dinlemeye alabiliriz”. İstihbarat Teşkilatı son model teknolojik cihazlarla uzaktan da dinleyebiliyor. Amerikanlar ve Ruslar taa soğuk savaş zamanlarında bile “times meydanında bankta oturup gazete okuyan adamın ne okuduğunu” görebilir halde (uyduları sağolsun). Tüm bu “başarılar” varken, özel hayat nerede?

Bilmiyorum farkında mısınız ama
, yavaş yavaş Rus yazar Yevgeny Zamyatin’in 1927 yılında Bolşevik baskısına rağmen (belki de yüzünden) yazdığı, geleceğin insanına uyarı niteliğindeki Mıy (Biz) romanında anlatılan düzene gidiyoruz. Her şeyin devlet (tek devlet) kontrolü altında olduğu kurguda, yaşama yerleri tümüyle CAM odalı CAMdan binalardan oluşuyordu. Gizlilik sadece cinsel ilişki esnasında odadaki perdeyi çekmek suretiyle sağlanıyordu.

Vikipedi linki

Gördüğümüz gibi, Zamyatin’e göre gelecek “kontrol” ve “şeffaflıktı”. Sonraki adımsa, daha sonra George Orwell’in açık açık Zamayatinden esinlendiği (ve daha sonra itiraf ettiği) romanı 1984’te tasvir ettiği gibi, – 1785 yılında Jeremy Bentham’ın tasarladığı hapishane modeli Panopticion tarzı – her şeyi gören, bilen ve görmesiyle bilmesinin farkındalığını hiç eksik etmeyen “büyük birader” (big brother)

Popüler slogan (Nokia) “Connecting people” ile tohumları atılan ve dünyada kaç milyar gsm hattı sahibi varsa onlarla iletişime geçmemizi sağlayan, süreç bizi her açıdan “connected people” yapacak bir gün, umarım o günleri görmem.

Hiç yorum yok:

Yolgeçen