Sayfalar

Bugün de

Gogılın webmaster araçları olayına girdim, kendimi önemli hissettim! İki blogu da verify ettim, sitemap ekledim ve daha klas gördüm kendimi aynada. Evet bebek, daha klas! Hatta BBC'nin çektiği Perfect Day şarkısının bol katılımlı klibindeki zencinin dediği gibi "I thought I was someone else..Someone good (yeah)"

Neyyse, olay öyle dramatik değil tabii. 





İki blog demişken, diğeri de http://enalttakiler.blogpot.com adresindeki. Karıştırmayın! Hmm durun ya karıştırın aslında. İsim babam Gunther Wallraf'ın dehşet bir çalışması En Alttakiler'le yani. Hele onu bir okuyun, bir zamanlar neler olmuş görün, tüyleriniz ürpersin. Sizin tüyleri bilemem de, benimkiler epey titremişti :\

Ayrıca ne var? Eee bizim tatille ilgili güzel gelişmeler. Orada ikamet seçeneklerini arttıralım diye o tarafta ev kiralayanlarla da kontağa geçmeye başladım. Gerçi arkadaş Ağustosla beraber kira değil de misafirlik talepleri yollamaya başlayacak. Ama olsun, opsiyonlar zarar vermez :)

Ee bugün nasılsın bakiym?

Valla bugün biraz daha iyiyim. Düne göre yani. Ama hala aynı kalça çıkığı yürüyüşüme devam :) Bugün bizim fizyoterapistle bacak germek hareketlerine başladık. Her gün bunları yaparım artık. Onun dışında doktorun verdiği 1mm solüsyona devam, kas ağrıları için başka bişeye de devam. Sabah da Pharmaton aldım bi tane. Zamanında kullanmıştım. İyiydi.


Onun dışında..Altının yükselişi biraz soluklanmak için durdu. Aylardır dipte giden gümüş de gr/2000 seviyesini geçti. Şeytan diyo elde ne kadar varsa sat, altına dön. Ama altın şu anda çok sıcak, ellemeye gelmez. Artık bu şekilde altın-gümüş çeşitlenmiş portföyle devam edeceğim.



                     Alış             Satış



Gram85.2586.65
%0





Gümüş  40        40.05 %-0.09


Ondan da başka, tatil için planlar son hız devam ediyor. 1 ay kaldı topu topu. Her nekadar yol arkadaşım bu son gelişmelerden sonra hafiften şüphelense de, eminim ki bu tatilde iyi başaracağım. Benim vaziyeti biliyor zaten. Birazcık anlayışlı olur yeter. Olacaktır. Dmi? :)

Tarihin Tozlu Sayfaları

BİR      DÖNEMİN      BİTİŞİ





Desem de fazla inanmayın siz :) Sadece yenisi için eskinin iptal edilmiş hali o. Bugün hallettim pasaport işlerini. Tahmin ettiğimden daha rahat oldu. Gittim randevuma, verdim evrakları ve harçların imzalı dekontlarını; kadın tık tık tık girdi bir iki soru sordu ve tamam. Adresime gelecekmiş bir hafta sonra.

Ayrıca az önce ne fark ettim abi. Bende az miktar da olsa bi yaratıcılık var. Nasıl anladım? Yukarıdaki kareyi yaparken o programın yetmediği şeyler istediğimi fark ettim. Keşke fotoşap kurulu olsaydı dedim..Heyoo :)

Ayrıca II, 2 günlük iznim bitmek üzere. Yarın iş başı. Fakat halen yeterli hissetmiyorum. Atak tarzı bir durum vardı ya. Bakalım artık, olmadı sorumluya anlatırım bir yolunu bulurum. Ama ne diycem biliyor musun? Bugün pasaport için Emniyet dönüşü otobüse binerken en öndeki orta yaşlı adam kalkıp kolumdan tuttu ve yanına oturmam yardımcı oldu.

La!
Olm?!
Ben böyle muhtaç mı oldum yaa?!
Olmuşum valla
Kimi kandırıyorum
?

Sevgili Amirim


Hakkında duyanınız vardır. Ankara polisiyesi. Sıkıcı, düz ve gri Ankara'da geçen polisiye hikaye. Öyle diyorlardı. Ben de o ön yargıya kapılmış, ara ara denk geldiğim bölüm tanıtımlarında sıyrık bi polis işte diye düşünüp geçmiştim. Aylar öncesiydi.

Geçende bir gün sıkıldım. Zaten dursun, bakarım sonra deyip indirmiştim epey bölüm. Birinci bölümü izledim..Ve hayatım değişti :) Tamam öyle değişmedi. Fakat bizi bize böyle net yansıtan dizi yoktu. Artık bu var. Şimdi de yaz tatilinde.

Size birine attığım mesajı aktarayım. Mesaj ekşisözlükte atıldı. Güya aykırı, şımarık, uçuk ekşisözlük.
Ben: "behzat ç.de (...) uzun zamandır kendinin popüler kültürde temsil edildiğini görmek isteyen eleştirel bir kitle ile özdeşleşiyor, tanımlıyor (...) velhasıl, uzun süredir muhalif sesler çıkartmak, duymak, kışkırtmak isteyenlerin bağlandığı bir dayanak olarak behzat ç" Şeklinde yazmışsınız.
belki de bu yüzden hakkında 440 sayfadan fazla entry var. bu neticede nutella falan gibi saçma bi fetiş nesnesi değil. izlenilen ve üstünde düşünülen bir yapım.


Ekşi'de Behzat Ç. hakkında çoğu öven 11128 entry (girdi, edilmiş söz) var. Bu tesadüf, heves yada başka bir şey değil.

Saygılarımla Amirim.

Dunning-Kruger Sendromu


Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldumu hiç? Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?; onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?   Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:   "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."   Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir.Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerini n farkına varmaya başlarlar.   Bitmedi...   Cornell Üniversitesi' ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...     Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin "kendilerine güvenleri" müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.   Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise "en alçakgönüllü" deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı. Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:     "İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!  Ancak bu 'cahillik ve haddini bilmeme' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür.Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler.. .Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da 'ihtiras eksikliği' ile suçlanırlar... "Ne olur fazla mütevazi olmayın!... "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti... Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi' nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı" .   Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum: "Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." 

Dokunanlar Var

Olmuş olan ve olacak her şeyin"ama ama ama ben bişi yapmadım kii" diyen tweety edasında yalanlanmasını hiç sevmiyorum. Alttaki haberi gördüm, tam sinirime dokundu. Arkadaşım nasıl bir iştir ki bu, sizler sütten çıkmış ak kaşık maşallah. Sizin HİÇBİR konuda HİÇBİR hatanız yok. Yoo, ama siz meleklerden türediniz..
http://www.haber7.com/haber/20110518/AB-dahil-60-ulkede-filtre-var.php

Yeni Başlayanlar için MS (multiple sclerosis)

Geçmişte söyle bir rehber hazırlayıp pek çok yerde yayınlamıştım. Bunun üzerine tüm Türkiye'den geri dönüşler oldu. Ama artık tekrar güncelleme zamanı. Sizden ricam, okumanız ve atlamış olabileceğim eklemeleri yapmanız:
______________________________________________________________
günümüzde hem kötüleşen dünya, hem de gelişen tıbbi teknoloji ışığında daha sık görülmeye başlamış ms için bir ms hastasının ağzından - ki o ben oluyorum- yazılmış rehberlerden biridir, relapsing remitting adındaki 1.tip versiyon baz alınmıştır.

bir gün durup dururken çift görmeye başladınız, bir iki üç bu geçmedi! sonra gittiniz iyi bir göz doktoruna; baktı baktı dedi ki gözde sorun yok. ardından da bi de şuna baktırayım diye nörologa - nöroşirologa ve bingo! mr'ın gümbürdemesine katlanmanıza değmiş, nur topu gibi bir msiniz varmış.

- ms klasik bir hastalık değildir, grip gibi ve hatta kanser gibi bile değildir; geçmez. aynı karınız / kocanız gibidir, üstüne ne çok gideceksiniz; ne de az.

- kendinize güvenebileceğiniz bir doktor bulun ve hep o doktorla devam edin (yoksa doktorların oyuncağı olursunuz)


- doktora güvenin derken, açgözlü olanlara fazla kaptırmayın. İsim vermeyeceğim ama bir çapa doktoru var prof. dr. x seansı 700 milyon! evet, YEDİ YÜZ. ama onun kadar kaliteli y, ki o da yine çapada nöroloji anabilim dalı üyesi prof dr y, 350 milyon. isimleri ancak bana ulaşılırsa veririm. prof dr y annemin de doktoru yaklaşık 20 yıldır. sevk ettiğimiz hiçbir hastada da ıskalamadı teşhis ve tedavide. bunu niye söylüyorum? boşa para vermeyin diye, hakedene verin diye. yoksa "bende zengin hastalığı var zaten - bir ara öyle denirdi - doktorum da öyle para alsın" diyorsanız..serbestsiniz tabii.

- sürekli iyi taraftan bakabilirsiniz; bu ms milyon tane kişisel gelişim kitabı okumuşsunuz gibi sizi iyi yönde değiştirebilir. neticede iyi kalmak için "sağlıklı yaşam"ı yaşamanız gerekecek = geç yatmayacaksınız, aşırı derecede alkol almayacaksınız, aşırı yorulmayacaksınız, aşırı sıcaktan uzak duracaksınız, size stres yapan durumları elinizden geldiği kadar uzaklaştıracaksınız.

- erkekler: askerden otomatik muafsınız. bu kimilerine en başta korkunç bir şey gibi gelse de, veya "giderim, sonra gata falan yırtarım bir şekilde" diye düşünseniz de; askerin koşullarını düşününce (eğitim ve stres veren ortam, hele eskaza güneydoğuya düşerseniz) sağlığınızı geri dönülmeyecek kadar bozabilirsiniz. bence bile bile davetiye çıkarmaya gerek yok.

- ms zaman zaman ağır gelebilir. ama bu zamanlarda sakın antidepresanlara meyletmeyin, doktoru da meylettirmeyin; girdiniz mi çıkamazsınız. neticede bilmelisiniz ki, bu da gelip bu da geçecek. atakları kast ediyorum yani, en azından.

- eskisinden daha çabuk yorulacaksınız, aldırmayın. hele güneş altında yürürseniz kesinlikle daha çabuk yorulacaksınız, aldırmayın. avonex gibi belirli bir periyodda iğneniz varsa iğneden sonra halsiz düşeceksiniz, aldırmayın. çeşitli ilaçlar var bu halsizliği geçiren, ucuzlar da. hele bir tanesi vardı, kırmızı şekerler gibi birşey. iğne sonrası üçer beşer içerdim, içebilirsiniz.

- ms derneği, organizasyonu falan herneyse fazla bulaşmayın. çünkü bu hastalığın seyrinde moral herşeyden önemli ve inanın ki bana, sizden çok daha kötü durumdakiler var. (bu madde tartışmalı, halihazırda destek imkanı bulamayanlar ne yapsın?)

- hayatınız boyunca (eğer tıpta bu konuda gelişme olmazsa) multiple sclerosis hastasısınız, hayatınızı bu hastalık uyarınca düzenleyin. mesela futbol oynayan bir kişiyseniz, biraz daha az oynayın. veya hiç oynamayın. plaj voleybolu oynamadan yapamıyor musunuz? yapın. boş zamanlarınızda eminönünde hamallık veya bir inşaatte amelelik mi yapıyorsunuz? buraya kadar okuduysanız..eh, ne diyeceğimi çok iyi biliyorsunuz.

- eğer iş yeriniz anlayışlı bir yerse (kurumsal yapıda bir plaza şirketi / sıcak ilişkilerin olduğu bir aile şirketi), %70'i geçkin özürlü raporu alıp (ms hastaları yasal olarak gereken %40'ı alabilmekte) bunu beyan ederseniz bir sürü avantajdan yararlanabilirsiniz; erken emeklilik, vergi indirimi, maaşta ufak bir bonus. gerçi bu iki ucu pis bir değnektir..mutlak zorunda değilseniz, hiç girişmeyin rapora beyana vs.ye. durup dururken etiketlenmenin anlamı yok.

- her hastalık az çok farklı gider ve kişiden kişiye değişir. ama ms bunun zirvesidir, annenizin msi bile sizinkisinden farklı olacaktır; onda işe yarayanların sizde de yarayacağını sanmayın. annemden biliyorum :)

- üstteki maddeye rağmen, yürüdüğünüz yolu çoktan yürümüş birini bulun. bulun ki o kişi sizin rol modeliniz olsun, nasıl olmanız gerektiği konusunda sizi yönetsin - esin versin.

- çevredekiler soracaktır, "çocuğun olursa ms ona da geçer mi?". diyeceksiniz ki, "benimkisinin ms olma ihtimali, seninkisinden az fazla; o kadar". ama eşiniz de ms hastasıysa, o zaman "az fazla" miktarı, pek de öyle az kalmayacaktır. ancak yine de şizofreni gibi %50 kadar muazzam bir geçiş olasılığı olmayacaktır. rahat olunuz ve oldurunuz.

- son olarak: ms'i duyanların aklına genelde (rahmetli) futbolcu fenerbahçeli sedat gelmekte. bilin ki alakası yok. çünkü o kişi als idi. siz ise ms'siniz.

Heppi Bir Arada

Haber: Digitürk Google Aleyhine 2 Milyon TL'lik Zarar Davası Açtı
Geçen yaz ilk kez kapatılmıştı. Sanırım tekrar bir erişim engellemesi yolda. Neyse artık, her şeyi aştık bunu da aşarız. 
______________________________________________________
Güzel, çok güzel olaylar içindeyim. Gelişmelerden haberdar ederim..Desem de inanmayın, tek bir fotoğraf bile olmayacak. Bir süre için :D Bilen biliyor zaten, bilmeyenin de bilmesine gerek yok. İleride parmakta yüzük görünce anlarlar ;)
______________________________________________________

Yolgeçen