Sayfalar

internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
internet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kumar


- 2005 Yılında Milli piyango çekilişinde aldığı Çeyrek bilete 5 Milyon TL’lik büyük ikramiyenin 4 talihlisinden biri olan 9 çocuk babası Ahmet Bayram'ın (43)’ın intiharına sebep olarak kumar ve aile dışı yaşamı olduğu kaydedildi

- Adana'da İntihar Eden Makine Mühendisi Kadının İnternette Oynadığı Kumarda 15 Bin Tl Borca Girdiği Bu Yüzden de Eşiyle Tartıştığı Ortaya Çıktı.

- Gaziantep'te kardeşleriyle pamuk toplayarak kazandıkları parayı babasının kumarda kaybettiğini öğrenen 16 yaşındaki Melek Kılıç, evlerinde bulunan çamaşır suyunu içerek yaşamına son vermek istedi

- Canına kıymasıyla eşini, yakınlarının ve meslektaşlarını büyük üzüntüye boğan Ali Tutkun’un intiharındaki sır perdesi de aralanmaya başladı. Eşiyle mutluluğu yeniden yakalamışken canına kıyan Tutkun’un, bir süredir kumar bağımlısı haline geldiği ve piyasaya yaklaşık 25 bin YTL civarında borçlandığı ileri sürüldü. Ali Tutkun’un bazı meslektaşları da kumar iddialarını doğruladı.

- Ankara Balgat'ta ganyan bayii işleten Süleyman C., bir kulüpte kumar oynamaya başladı. Süleyman C., kulübe olan kumar borçlarını ödemek için bazı tefecilerden faizle borç para almak zorunda kaldı. 160 bin YTL'lik kumar borcu genç işadamını iyice bunalttı. Kulüp sahibi de borcunu biran önce ödemesini aksi taktirde kendisini ölümle tehdit etti. Genç işadamı, önceki gün akşam saatlerinde Çankaya'daki Swissotel'e gitti. 424 numaralı odayı kiralayan genç işadamı 7.65 mm. Çaplı Baretta marka ruhsatsız silahını eline aldı. Herhangi bir not dahi yazmayan Süleyman C., silahı şakağına dayayıp tetiğe bastı.

- Başına kurşun sıkarak intihar eden gencin ölüm haberi gazetelerin üçüncü sayfalarına sıradan bir intihar vakası olarak yansıdı. Oysa genci ölüme internetteki yasadışı bahis siteleri sürüklemişti. "Son bir kez" diye oynadığında Barış’ın hesabında 2 milyon 780 bin YTL’si vardı ve o gün hepsini kaybetmişti.


(…)


İşte kumar, işte ülkemiz. Yabancı ülkelerde de durum daha farklı değil, kumar yüzünden intiharlar bir yana, kumar ve intihar ilişkisini araştıran bilim insanları başka bir yana. Üstelik tüm büyük dinlerde de açıkça yasak. Dinlere inanmayanlar içinse, kimi ülkelerde tümden yasak.

Yasak yasak yasak yasak ve yasak. Ama nedense halen büyük ilgi çeken yol bu kumar. Teorik olarak olarak insanlığın başlangıcına kadar da uzanabilir. Nedir, yöntemler değişir. Eski insanlarda Las Vegas olmasa da, en azından zar – kemik vs atılabilecek bir şey vardı ve bu sayede de hızlı ve ölümcül barbut vardı mesela. Mantık büyük atanın ortada ne varsa kazanması. Çok basit ve hızlı değil mi?

Tarihe baktığımızda, tüm milletlerde gördüğümüz kumar olgusu aslında insanlardaki temel yönelimlerden birine dayanıyor. O da “az çalışarak çok kazanmak”. En basitinden barbut; tek bir zar atımı kadar yorulup yüz yıl çalışınca edinebilecek şeyleri kazandırabiliyor. Fakat, bu iki tarafı da keskin bir bıçak. Kazanmak kadar kaybetmek de var. Ve kayıp durumundaysa, insan en iyimser bakış açısıyla “iyi hissetmiyor”, başka kayıplar ve durumlarlaysa hayata son vermeye kadar gidebiliyor.

Yukarıda alıntıladığım haberlerin hepsi yakın zamanların haberleri. Yakın zamanlar demek, kumarın eskisi gibi yasal olmadığı bir Türkiye demek. Zaten kumarhaneler de kameraların şahit olduğu bir intihar vakasından sonra kapanmamış mıydı? Evet son nokta oydu. Fakat internet yoktu. Artık internet var. Ve bu sayede de “netten kumar” var. Ama ülkemizde kumar yasak olduğu için siteler de yabancı ülkeler merkezli. İyi de ne fark eder ki? “Avrupa’ya çoktan girmiş” cevval milletimiz tek klikle o sanal cennet bahçelerinde..

Cennet bahçesi tabiri pek uygun bence. Çünkü özellikle Las Vegasta olsun olmasın kurumsal kumar işlerinde ilk önce kazandırılır bir miktar. Oynayan bir iki kazanır ki hevesi / motivasyonu kaybolmasın ve devam etsin. Kimi zaman da gerçekten iyi kazanır ve daha da fazla kazanmak isteyerek daha büyük bahislerle oynamak ister. Bu “kazandıkça kazan” döngüsü de çoğu durumda ciddi bir maddi kayıpla son bulur. Kayıplar salt bununla son bulmaz, gidenlerin – huzur, yaşama sevinci, odaklanma v.s. – hesabı tutulmaz.

Kişi her kaybetmediğindeyse kazanır ve davranışçı koşullamanın işlediğine kanıt olacak şekilde biraz daha yükselir. Yükseldikçe yükselen kişi artık tam manasıyla uçurumun kıyısında yürümeye başlamış ve düşmesi halinde göreceği zarar, oynadığı kumardan kazanabileceklerinin çok daha ötesine geçmiştir. Ve üç yada beş vakitte hayata tutunanları bile zorlayan kaçınılmaz sona varılır.

Bariz ana fikir odur ki, kumar bulaşılmaması gerekendir. Girmek kolay, çıkmak iradeyle savaş gerektirdiği için zordur. Bence, kumarı yasaklayan ülkeler her ne kadar işi yeraltına ittiyse de, elden gelen yapılmıştır. Gerisi de kişilerin özgür iradelerine kalmıştır…


Rapidshare



Üstünde milyonlarca dosya barındıran bir şirketten bahsediyoruz burada, az değil. Netten bir şeyler indirmek isteyen herkesin mutlaka bildiği ve para ödememiş kullanıcılarına azap çektiren bir şeytan işi; Rapidshare

Rapidshare, 2006 yılında www.rapidshare.de adresinde yılında kuruldu. Adı üstünde, “çabuk paylaş” durumuna olanak veriyordu. Yine 2006 yılında rapidshare.com olarak ikiye ayrılan sitenin gerekçesi fantastikti: “Artık yer kalmadı”

O artık yeri kalmayan rapidshare, 2008 Nisan’ı itibariyle yapılan bir açıklamaya göreyse, “240 gigabit/s of Internet connectivity and 5.4 petabytes of storage” sahibi oldu. Yani, senin evde 1 megabit bağlantın var ve indirme hızı olarak en fazla 125 kb/s – yükleme hızı olarak en fazla 25kb/s görüyorken; adamlar bunun 240 katı kadar hıza erişti ve senin harddiskin taş çatlasın 500 cigabayt kapasiteye sahipken, adamların depolama kapasitesi 5662310 cigabayt!

Son zamanlarda epey bir yenilik yapan rapidshare, diğer kullanıcıların senin yüklediklerini indirmesiyle kazandığın puanların ile uçuk kaçık hediyeler de vermeye başladı ki o hediyelerin benzerleri http://bunlardanistiyorum.com/ adresinde görülebilir.

Diğer bir yeniliği de, kişinin paralı kullanıcı olarak kazandırdığı kişiler başına para kazanması oldu; paralar sadece hesap uzatma işlerinde kullanılmak üzere tabii.


Resmi bilgi buraya kadardı. İşin kafamı kurcalayan bir diğer yüzü de var. Şudur ki;


Rapidshare parasını hesaplarını “Premium” yapan kullanıcılardan kazanan bir şirket, zira normal (yani bedava) kullanıcıların yükledikleri dosyalar sadece 10 kere indirilebiliyor (ve bu da puan = para kazandırmıyor. Yani, zorunlu olarak paralı hesaba geçenler bu şirketi ayakta tutuyor. Fakat sınırsız ve beklemesiz indirme sağlayan paralı hesaba geçilmesine de kimi özel durumlar yol açıyor ki o özel durumlar da çok büyük çoğunlukla “korsanlık” kapsamında görülüyor. Üstüne, normal (yani bedava) kullanıcıların yükledikleri dosyalar sadece 10 kere indirilebiliyor.

Multimedya korsanlığı bir suç. Ve özellikle batı ülkeleri bu konuda ciddiler, afları yok. Kişiye / siteye / sayfaya 2. uyarıyı bile yapmadan tak diye kapatabiliyorlar veya davalar açabiliyorlar. Böyle bir gerçek varken, daha rahat korsan film / müzik / oyun indirmek isteyenlerin verdikleri “Premium hesap” ödemeleri yüzü suyu hürmetine ayakta duran rapidshare, böyle ikilemli bir düzlemde yolunu nasıl buluyor?

Amerikan veya Avrupa fikir hakkını koruma ajanslarına hadi dediler “hemen abi, yarın siliyoruz” ve üç beş tane linki sildiler diyelim. E gerisi ne olacak? Yıllardır yüklü kalan ve on binlerce insanın indirdiği – diyelim ki – bir müzik albümü ne olarak? Nereye kadar öteleyebilecekler silme / engelleme işini? Tamam, gidip doğrudan “Madonna - Confessions on a Dance Floor” adında bir zip dosyası yükletmiyorlar, onu anladım. Fakat kişi gidip o zip dosyasının ismini “M – CoaDF” yaparsa rahat rahat yüklüyor ve başka bir insan onu rapid’e gammazlamazsa silinmiyor.

Velhasıl, bence işin içinde bir iş var. Ve bu adamlar, rapidshare.com, Türkler gibi “bir yolunu bulmuş”a benziyor. Bakalım…

What I Am? ya da I am...?



sıkıldım.

kendimi 1 forumda admin bir diğerinde mod bir başkasında da mod TP'de aktif bir sözlükte de aktif ve bir diğerinde de spy olarak bulunca...(ben bi de çalışıyorum, düşünün yani)

öeh dedim tiksindim kendimden.
(hayır güldüğüme bakmayın, cidden kötü hissettim)

global geri çekilme yaşıyorum şu aralar, geçer yakında


Yolgeçen